Doğu Türkistanlılardan toplama kamplarındaki sorumlular hakkında suç duyurusu

Doğu Türkistanlılardan toplama kamplarındaki sorumlular hakkında suç duyurusu
Aileleri Çin'in toplama kamplarında bulunan çok sayıda Doğu Türkistanlı, Çinli sorumlular hakkında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunarak basın açıklaması düzenledi.

 

Avukat Gülden Sönmez öncülüğünde çok sayıda avukatın gönüllü desteğiyle evrensel yargı hakkı buluna Türkiye'nin Çinli sorumlular hakkında işlem yapması için İstanbul Adalet Sarayı'na gelen aileler, hem bireysel olarak suç duyurusunda bulundu hem de basın açıklaması yaparak ülkelerinde yaşanan hukuksuzluğa dikkat çektiler.

Doğu Türkistanlılardan toplama kamplarındaki sorumlular hakkında suç duyurusu

 

Yapılan suç duyurusu ve Doğu Türkistan'daki toplama kampları ile ilgili konuşan Av. Gülden Sönmez, "Bildiğiniz üzere, dünya kamuoyunu bildiği üzere ve bazı parlamentoların onayladığı üzere, Çin Doğu Türkistan'da Doğu Türkistanlılara yönelik soykırım suçunu işlemektedir. Dünyanın en garabet suç merkezleri olan toplama kampları, artık tarihte değil bugün günümüzde hepimizin şahit olduğu suç merkezleri burada gördüğünüz doğu Türkistanlılar, bu toplama kamplarında tutulan mağdurların sadece bir kısım yakınları. Biz bugün onların bir kısmının avukatları, bazı tutulan Türkiye vatandaşlarının vekilleri olarak bugün İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına bir suç duyurusunda bulunduk. Elbette ki sadece temsil ettiğimiz müvekkillerimiz ile yakınları olan mağdurların verileriyle değil Doğu Türkistan'da toplama kamplarında cezaevlerinde, karakollarda işkence gören, tecavüze uğrayan kadınların vekilleri olarak da suç duyurusunda bulunduk." dedi.

Doğu Türkistanlılardan toplama kamplarındaki sorumlular hakkında suç duyurusu

 

"Söz konusu suçlar Türk Ceza Kanununa dayanarak, evrensel yargı çerçevesinde yargıya taşınmıştır"

Toplamda 19 müvekkil adına suç duyurusunda bulunduklarını kaydeden Av. Rümeysa Kabaoğlu, "Dünya kamuoyunca bilindiği üzere Çin, Doğu Türkistanlılara yönelik dini ve etnik temelli soykırım, kasten öldürme, işkence, kötü muamele, zalimane muamele, zorla kaybettirme, hürriyeti tahdit, adil yargılanma hakkı ihlali, haksız ve keyfi tutma, toplama kamplarında, karakol ve cezaevlerinde işkence, tecavüz, zorunlu kürtaj ve kısırlaştırma uygulaması, zorla Çinlilerle evlendirme, akraba aile projesi adı altında ev içine Çinli erkeği zorla kabul ettirme, zorla uzak bölgelere taşınarak zorunlu çalıştırma, aile parçalanması ve çocukların annelerden alınması, kılık kıyafet ve etnik kültürel inanca dair bu etiklerin yasaklanması, isimlerin değiştirilmesi, ömür boyu çalışmaya mahkum edilecek sistematik para cezaları bunlara dair pek çok suç işlemektedir. Bu suçlara milyonlarca Doğu Türkistanlının yanında Türkiye vatandaşları da maruz kalmaktadır. Söz konusu suçlar Türk Ceza Kanununa dayanarak, evrensel yargı çerçevesinde yargıya taşınmıştır. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına yapmış olduğumuz suç duyurusu ile 9'u Türk vatandaşı olan toplamda 19 müşteki müvekkilimize vekâleten aralarında çocuklarında yer aldığı, halen kamplarda tutulan zorla kaybettirilen 116 mağdur ve kamplarda hayatını kaybeden maktuller için yargılama talep edilmektedir. Tüm bu suçların soykırımın sorumlusu olan, başta siyasi sorumlular, toplama kampı müdürleri, bazı karakol ve toplama kamplarındaki işkenceci polis memurları, görevliler, yerel güvenlik personeli ve yöneticileri, karakol sorumluları, tecavüz suçlarına karışmış olan aralarında isimleri tespit edilen 112 kişi savcılığa bildirilmiştir." diye konuştu.

Doğu Türkistanlılardan toplama kamplarındaki sorumlular hakkında suç duyurusu

 

"Suç duyurusunda suçun işlendiğine dair birçok delil var"

Suç duyurusunun hukuki gerekçeli ile ilgili bilgileri veren Av. Muhammet Furkan Yün de, "Dilekçede özellikle zamanımızın en garabet korkunç suç merkezleri olan toplama kampları hakkında detaylı bilgi verilmiştir. Birleşmiş Milletler ve resmi kurumlar Doğu Türkistan'da 3 milyondan fazla Müslüman Uygur Türkünün toplama kamplarında tutulduğunu açıkladı. İnsanların kamplara kapatılması için herhangi bir suç işlemiş olması gerekçesi aranmamaktadır. Yüksek duvarlarla çevrelenmiş kampların, dört bir yanında gözetleme kuleleri ve dikenli teller olduğu, içeride ise farklı bloklar halinde geniş yapılar olduğu tespit edilmiştir. Cezaevi niteliği taşıyan kamplar, cezaevi gibi yönetilmekte burada ne kadar hapsedileceğini ise memurlar karar vermektedir. Su duyurusunda soykırım suçuna, işkence ve tecavüz suçlarına delilleri ile birlikte geniş yer verilmiştir. Toplama kamplarında, tecavüz olayları ve sistematik cinsel saldırı suçları son zamanlarda kamplardan bir şekilde kurtulan tanıkların anlatımı ve adli tıp muayenelerinde tespit edilmiştir. Suçlar hiçbir şüpheye yer bırakmayacak şekilde açıkça belgeleri ile ortaya konulmuştur. Tanık ifadeleri, fotoğraf ve videolar, resmi ve sivil kuruluşların raporları bilgi ve belgeler halen dilekçemizde yer alan tüm suçların devam ettiğini göstermektedir." şeklinde konuştu.

"Çin, soykırım ve işkence suçlarından dolayı yaptırıma tabi tutulmalıdır"

Suçların suçlanan kişiler hakkında yürütülecek tahkikat tamamlanıncaya kadar haklarında tutuklama tedbirine başvurulmasının hukuki bir zorunluluk olduğunu vurgulayan Yün, konuşmasını şu şekilde sürdürdü:

"Dilekçe kapsamında izah edilen vakalar ve ortaya koyulan deliller, evrensel yargı yetkisine tabi soykırım, insanlığa karşı suçlar ve işkence suçları unsurunu oluşturduğunu göstermektedir. Türkiye ulusal mevzuatı Birleşmiş Milletler soykırım suçunun önlenmesine ve cezalandırılmasına dair sözleşme başta olmak üzere uluslararası sözleşmeler Çinli sorumluların yargılanmasını zaruri kılmaktadır. Birleşmiş milletler soykırım suçunun önlenmesine ve cezalandırılmasına dair sözleşme 2 inci maddesinde yer alan soykırımı oluşturan ulusal, etnik, ırksal veya dinsel bir grubu kısmen veya tamamen ortadan kaldırmak amacıyla işlenen fiillerden sadece biri değil, tüm maddeleri Çinin soykırım suçunu işlediğini göstermektedir. Çin Birleşmiş Milletler güvenlik konseyi üyesidir. Soykırım ve işkence suçlarından dolayı yaptırıma tabi tutulmalıdır. Uluslararası topluluğu yaptırımları ve yargının gücü ile tüm toplama kampları kapatılmalı, soykırım durdurulmalı ve suçlular cezalandırılmalıdır. Bu sürecin ilk adımında Türkiye yargısında atılmalıdır. Kamplarda tutulan Türk vatandaşlarının kurtarılması için derhal savcılar ve devletin bütün kurumları harekete geçmelidir."

Doğu Türkistanlılardan toplama kamplarındaki sorumlular hakkında suç duyurusu

 

"Toplama kamplarında tecavüze uğrayan, onuru, namusu ayaklar altına alınan tüm kadınlar adına adalet istiyorum"

Toplama kampında bulunan kız kardeşi Mevlüde Hilal adına konuşan Medine Nazımi, "Kardeşim Türkiye vatandaşı olmasına rağmen 4 senedir Çin'in karanlık toplama kamplarında bulunmaktadır. 4 yıldır kardeşim hakkında herhangi bir bilgi alamadım. Çin hükümeti kız kardeşim hakkında bilgi vermeyi reddediyor. Şu anda 21'inci yüzyılda yaşıyoruz ve insan haklarının her şeyin önünde geldiğini hepimiz biliyoruz. Ancak maalesef 2017 yılından bu yana Çin, toplama kampları kurup milyonlarca insanı suçsuz yere toplama kamplarına kapatıp türlü işkenceler yapmaktadır. Organlarını 'helal organ' adı altında ticari olarak kullanmaktadır. Ben o milletin bir evladı olarak orada yaşanan bu zulme sessiz kalamam. Aynı zamanda kız kardeşimin ve toplama kamplarında tecavüze uğrayan, onuru, namusu ayaklar altına alınan tüm kadınlar adına adalet istiyorum. Toplama kamplarında annesinden zorla kopartılan çocuklara, babasına doyamayan çocukların hakları için artık bu zulmün, bu soykırımını durdurulmasını ve adalet istiyorum." dedi.

Doğu Türkistanlılardan toplama kamplarındaki sorumlular hakkında suç duyurusu

 

"Eşim ve çocuklarımın nerede olduğunu bilmiyorum"

2016 yılından bu yana Türkiye'de olan ve ailesinindin haber alamadığını söyleyen 4 çocuk babası Nur Muhammed Uygur, "Bu sene kurban bayramında dolaylı yollardan aldığım habere göre babamın 2017 yılının başında hapse atıldığını ve 6 ay sonra cenazesinin teslim edildiğini öğrendim. Evimin 'ev sahibi evde yok' bahanesiyle mühürlendiğini öğrendim. Eşimin ve çocuklarımın nerede olduğunu bilmiyorum. Annem ve ablam toplama kamplarına alınmış, annemin yaşayıp yaşamadığını bilmiyorum. Eniştem toplama kampına alının bir süre sonra bırakılsa da 15-20 gün sonra vefat ettiği haberini aldım. Bunun için adalet bakanlığından, sayın savcı ve hâkimlerimizden adalet istiyorum." diye konuştu.

Doğu Türkistanlılardan toplama kamplarındaki sorumlular hakkında suç duyurusu

 

"Eğer dünyada adalet ve hukuk varsa neden 4-5 senedir bu karanlık zindanlar, toplama kampları devam ediyor?"

İstanbul'da Hukuk Fakültesi bitiren ancak yaşadıkları sebebiyle hukuka ve adalete olan güveninin sarsıldığını ifade eden Cevlan Şir Mehmet, "Ben Türkiye'ye eğitim için geldim. Hukuk fakültesi bitirdim ama burada okumam, Türkiye'de bulunmam annemin ve ailemin toplama kampına alınmasına sebep oldu. Şu anda annem Çin'in karanlık zindanlarında. Tek suçu beni Türkiye'de okutmak. Okuduğum bu meslek annemi kurtaramadı, tam tersine onu zindanlara attırdı. Ailemden 4 senedir iletişim kuramıyorum. Memleketim ve halkım soykırım ile karşı karşıya. Adalet ve hukuk ne için var? Eğer dünyada adalet varsa, hukuk varsa neden 4-5 senedir bu karanlık zindanlar, toplama kampları devam ediyor? Neden işkenceler, tecavüzler devam ediyor? Neden oradaki insanların iç organları çalınarak İslam ülkelerine 'helal organ' olarak satılıyor? Bunun için mesleğime kızmaya, hukuka kızmaya başladım. Adaletin olduğuna, arkamızdaki adalet saraylarına inanmaya başladım. Ancak bugün bir inanç ile geldim. Eğer hukuk varsa, dünyada yargı makamı hala yürürlükteyse bu soykırım durdurulmalı. Bireysel olarak başvuruda bulunduk ama toplama kamplarındaki anne babalarımızı, kardeşlerimizin serbest bırakılması için buradayız." şeklinde konuştu.

Doğu Türkistanlılardan toplama kamplarındaki sorumlular hakkında suç duyurusu

 

"Ben burada öğrenciyim ama şu anda Doğu Türkistan'da genç kızlar tecavüze uğruyor"

Sakarya Üniversitesinde öğrenci olan ve 5 senedir ailesinden haber alamadığını ifade eden Mağfiret Emin ise şöyle konuştu:

"Babaannem maalesef Çin'in toplama kampında bir buçuk sene önce her türlü işkenceye maruz kalarak öldürüldü. Amcam 'çocukları babamız ne zaman gelecek' diye beklerken kampta yapılan işkenceler sebebiyle felç oldu. 3 çocuğu evde ve eve Çinli erkek yerleştirilmiş durumda. Diğer amcam da 4 çocuk babası ve 16 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Ben burada öğrenciyim ama şu anda Doğu Türkistan'da genç kızlar tecavüze uğramakta, her türlü zulme uğramaktalar. Akrabalarımın ve oradaki kızların durumunu düşündükçe ne eğitimime devam edebiliyorum ne de düzgün bir hayat yaşayabiliyorum. Türkiye hükümetinin hukukuna inandığım için buradayım. Şu anda Doğu Türkistan'da yaşananlara sessiz kalınmaması için buradayız. Lütfen bu zulme karşı sessiz kalmayın. Buradaki insanların sonu babaannem gibi, amcalarım gibi olmasın, bu kamplarda ölüp gitmesin. Lütfen bu zulme sessiz kalmayın." (İLKHA)

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.