Yavuz Sultan Selim kabri başında anıldı
Hucurat Hareketi tarafından Yavuz Sultan Selim Camii'nde kılınan cuma namazına müteakiben düzenlenen programda Kudüs'ün önemine değinildi.
"Kutsal beldelerini tanımak ve onlara sahip çıkmak istiyoruz"
Kur'an-ı Kerim tilaveti ile başlayan programda basın açıklaması yapan Hucurat Hareketi Yöneticisi Eyüp Güzel, "Tarihte bugün, içerisinde Mescid-i Aksa'mızı barındıran Kudüs'ümüzün aydınlığa eriştiği ve orada yaşayanların emniyete kavuştuğu gündür. Çünkü Yavuz Sultan Selim Han Hazretleri 31 Aralık 1516'da Kudüs’ü fethederek Osmanlı himayesi altına almıştır. Bu yüzden Yavuz Sultan Selim Camisi’nde Cuma namazımızı eda ettik ve kabri başında toplandık. Kendi fatihlerini, önemli tarihi anlarını ve kutsal beldelerini tanımak ve onlara sahip çıkmak istiyoruz. Bizler anmamız ve anlatmamız gereken önemli bir tarihi vakamızdan bihaber nesiller olmak ve yetiştirmek istemiyoruz." dedi.
Yavuz Sultan Selim Han'ın 31 Aralık 1516'da Kudüs'ü Osmanlı himayesi almasıyla Kudüs'ün artık Kudüs-ü Şerif olarak adlandırılmaya başlandığını hatırlatan Güzel, "505 yıl önce Yavuz Sultan Selim, Mescid-i Aksa'da 12 bin şamdan yaktırıp her tarafı aydınlattı. Büyük bir mutluluk ve heyecan vardı. Yavuz Selim ve İslam ordusu, akşam namazında girdiği Mescid-i Aksa'da yatsı namazına kadar vakit geçirirken Peygamber efendimiz (Sallalahu Aleyhi Vesellem)'in mirasına sahip çıkmanın heyecanını yaşıyorlardı." diye konuştu.
"Selahaddin-i Eyyubi Hazreti Ömer'in yolundan giderek farklı din mensuplarına eman vermiştir"
Kudüs Şurası adına bir açıklama yapan Abdullah Dinç ise, "İlk kıblemiz, yeryüzünde inşa edilen ikinci mescidimiz ve üçüncü kutsal mekânımız olan Mescidi Aksa'mızın ilk fatihi Hazreti Ömer (Radiyallahu Anh) Kudüs'ü fethinden sonra Hristiyanlar için eman vermiş, onları dinlerini yaşamakta özgür bırakmakla kalmamış, ibadetlerine dahi özen göstermiştir. Büyük komutan Selahaddin-i Eyyubi, Kudüs'teki zulümlere son verdiğinde, aynı yolu izleyerek Kudüs'ü tekrar barış haline getirmiştir." şeklinde konuştu.
"Âlemlerin rabbi olan Allah, mazlumlar için bir Ömer bir Selahaddin bir Yavuz daima gönderecektir"
Yavuz Sultan Selim'in Mercidabık'ta kazandığı zaferden sonra Mısır seferine hazırlandığını, ardından 31 Aralık 1516'da Kudüs'ü ziyaret ederek tüm dünyaya asıl gücün gönülleri fethetmek olduğunu gösterdiğini ifade eden Dinç, konuşmasını şu şekilde sürdürdü:
" Yavuz Sultan Selim, Kudüs halkına da aynı emannameyi vermiştir. Tarihe isimlerini altın harflerle yazdıran, bu büyük komutanlarımız, tüm dünyaya güçlünün haklı değil, haklının güçlü olduğunu göstermiştir. Bugün Filistin topraklarını işgal edenlerin güçlü oldukları için haklı olduklarını zannetmeleri, büyük bir gaflettir. İşgale kadar olan yaklaşık 3 bin yıllık Kudüs tarihinde toplamda 70 yıldan daha az mazileri olduğu halde, bu toprakların kendilerine vaat edildiğini iddia edenler, işgalden bugüne kadar 73 yılda bu topraklara kan ve gözyaşından başka bir şey getirmemişlerdir. Çünkü bu topraklar kendilerinin iddia ettikleri gibi, Allah tarafından değil İngiltere dış işleri başkanı Arthur Balfour tarafından vaat edilmiştir. Özellikle korona virüsü bahane ederek zulümlerini daha da şiddetlendiren ve tüm uluslararası hukuku hiçe sayan ve güya kendisini bir hukuk devleti olarak tanımlayan işgalci İsrail, gün gelip kendisinin de bu hukuka ihtiyacı olacağını göz ardı etmektedir. Oysa tarih boyunca hiçbir zalimin yaptığı yanına kâr kalmadı, bundan sonrada kalmayacaktır. Âlemlerin rabbi olan Allah, mazlumlar için bir Ömer bir Selahaddin bir Yavuz daima gönderecektir. Çünkü Yavuz Sultan Selim'in torunları Kudüs davasına sahip çıkmaktadır. Mescidi aksa özgür olana kadar da bu davayı terk etmeyecektir."
Yapılan açıklamaların ardından Yavuz Sultan Selim'in türbesinde son bulan programa, Devleti Aliyye Ocakları, 55 sivil toplum kuruluşundan müteşekkil olan Kudüs Şurası ve Hak İnsani Yardım Derneği de destek verdi. (İLKHA)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.