6-7 Ekim Vahşeti, Geç Kalınmış Eksik Bir Operasyon!
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, geçtiğimiz Cuma günü Kobani olayları bahanesiyle 2014'te düzenlenen saldırılara ilişkin soruşturma kapsamında eski HDP üst yöneticilerine yönelik 7 ilde 82 kişi hakkında gözaltı kararı verdi.
Şimdi o günlere gidelim ve yapılan vahşeti hatırlayalım:
2014’te Suriye'de ABD tezgahı ile sözde IŞİD ile PYD arasında Kobani'de yaşanan çatışma ve PYD güçlerinin IŞİD karşısında varlık gösterememesi ile “Kürtleri İslam’dan uzaklaştırma” senaryosu adım adım uygulanmaya başlandı. Kürtlere, “Bakın IŞİD size saldırıyor, batı size sahip çıkıyor” yalanı ile Kürtler İslam’dan uzaklaştırılarak, PYD üzerinden ABD ve israil’in kucağına itilmeye çalışıldı.
2014 yılı 6 Ekim günü Abdullah Öcalan’ın görüşmesinden dönen kardeşi Mehmet Öcalan, Abdullah Öcalan’ın şu sözlerini duyurdu: “15 Ekim’e kadar bekleriz, gelen heyetlere dediklerimizi onlara aktarırız, ondan sonra da yapacağımız bir şey kalmaz. Çözüm diye bir şey yoktur, müzakere diyorlar, müzakere diye bir şey de yoktur.”
Bu açıklamadan sadece birkaç saat sonra Selahattin Demirtaş ve HDP MYK acil çağrı yayınlayarak, parti tabanlarına sokağa çıkma ve her tarafı Kobani'ye çevirme çağrısı yaptılar. Bu çağrının hemen ardından Türkiye genelinde saldırılar başladı.
Üç gün devam eden saldırılarda 54 kişi hayatını kaybetti. Yüzlerce eve, camiye, medreseye, Kur'an kursuna vs. saldırıldı. Saldırılarda en çok HÜDA PAR ve ona yakın STK'lar hedef alındı. Olayların en acısı; Diyarbakır'da bayramın 4. günü olan 7 Ekim'de Kurban eti dağıtan Yasin Börü ve arkadaşları bu coğrafyada görülmemiş şekilde vahşi ve barbarca bir şekilde işkence ile şehid edildiler.
Olaylar sırasında kabuğuna çekilen dönemin devlet güçleri dindar halkın katledilmesini seyrederek, bu vahşete ortak oldu. Dehşete düşüren vahşet sonrası 8 Ekim günü gece yarısında Öcalan, HDP’nin İmralı heyetine bir mesaj gönderdi. 9 Ekim’de Diyarbakır’da bir basın toplantısı düzenleyen Demirtaş, suçluluk psikoloji sonucu kameralar karşısında boncuk boncuk terledi.
Vahşetin ilk günden itibaren etkin bir soruşturma yürütülmedi ve olay sadece ayak takımı ile kapatılmaya çalışıldı. Güvenlik nedeniyle dava Ankara’ya alındı. İnsanlığa karşı suç kapsamında açılması gereken dava, basit saldırı diye açıldı. Ancak asıl suçlular Selahattin Demirtaş, HDP MYK’sı, Öcalan başta olmak üzere talimat verenler, azmettiriciler ve vahşete zemin hazırlayıp seyreden kamu görevlileri davaya dahil edilmedi. Mahkeme bir yıl sonra 5 Ekim’de Ankara 2’inci Ağır Ceza Mahkemesinde görülmeye başlandı. 24 Nisan 2017 tarihinde ayak takımı denilecek 24 şahsa çeşitli cezalar verildi.
2014’te de olayı başta provokatörlere bağlayan ve sonra hiç utanmadan avukat gönderip sahip çıkan HDP, bugün de aynı arsız tavrını devam ettirdi. Cuma günü yapılan operasyonlara ilişkin konuşan HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, 6-8 Ekim 2014'te düzenlenen saldırılarda bir etkilerinin olmadığını ve bu yönde bir delil de bulunmadığını söyledi. İnsanda biraz utanma olur be… PKK ile eşzamanlı sokak çağrısı yapacaksın, dağdan gelen militanlarınla her yeri yakıp yıkacaksın, insanlarımızı vahşice katledeceksin, cami ve Kur’an kurslarına saldıracaksın, sonrada bu yüzsüzce açıklamayı yapacaksın. Yok, öyle yağma...
Evet, ilk günde söylediğimizi gibi şimdide söylüyoruz. Olaylar basit bir şiddet olayı değildi. Planlı, programlı ve hedef alınmış şekilde “Bölgeyi İslamsızlaştırma ve PKK’ya verilme” stratejisinin uygulamaya geçilmesi idi. Bu amaçla her türlü vahşet, talan, yağma yapıldı. Yasin Börü ve arkadaşlarının eşi benzeri görülmemiş şekilde mazlumane katledişleri, ülke kamuoyunun günler sonra da olsa bundan haberdar olması ile oluşan vicdani tepki ve mazlumiyet bu planı bozdu. O dönemde gözaltı, mahkeme süreci, yargılama ve tutuklamalar formalite ötesine geçmedi. Asıl yargılanması gereken baş katiller, azmettirici kravatlı katiller ve olaylara müdahale etmeyen, PKK vahşilerine alan açan, göz yuman, Ankara’daki ve bölgedeki sözde kamu görevlileri davaya dahil edilmeden; adalet ve hükümete güven yerine gelmeyecektir. Şimdi 6 yıl sonra azmettiricilere yönelik operasyon yapıldı ancak yine kazın bir ayağı eksik bırakılınca, gönüller tatmin olmaz, adalet gelmez. Bunun için son ayak olan, katliamda payı olan kamu görevlileri de yargılanmalıdır. Wesselam…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.