Barış Pınarı Harekâtı ve Kürtler!
Uzun süredir ülke gündeminde olan Suriye’nin kuzeyine yönelik operasyon ABD’nin oyalama taktiklerinin ardından 9 Ekim Çarşamba günü Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sosyal medyadan yaptığı şu açıklama ile başladı:
"Türk Silahlı Kuvvetleri'miz Suriye Milli Ordusu'yla birlikte Suriye'nin kuzeyinde PKK/YPG ve Deaş terör örgütlerine karşı #BarışPınarıHarekatı'nı başlatmıştır. Amacımız güney sınırımızda oluşturulmaya çalışılan terör koridorunu yok etmek ve bölgeye barış ve huzuru getirmektir…"
Operasyonun başlaması ile PKK/PYD/YPG de boş durmadı ve sınır ilçeleri olan Nusaybin, Kızıltepe, Ceylanpınar, Akçakale ve Suruç’a havan topu ve roket ile hedef gözetmeden saldırılar düzenledi. 5. Gün sonunda Şanlıurfa, Mardin, Şırnak ve Gaziantep'e yönelik 652 havan saldırısı gerçekleşti. Sınır illerinde okullar tatil edildi. Sivillere yönelik bu saldırılarda 18 sivil hayatını kaybederken, 147 sivilde yaralandı. Operasyonlarda 2 asker hayatını kaybederken, 27 asker ve 57 SMO mensubu yaralandı. 5. Gün sonunda öldürülen ve teslim alınan PKK/PYD/YPG mensubu ise 550 olurken, stratejik önem sahip Resulayn ve Tel Abyad ilçeleri ile çok sayıda kasaba ve köy kontrol altına alındı. Operasyonlar neticesinde, 30-35 kilometre derinliğe inilerek stratejik öneme sahip M-4 karayolunda kontrol sağlandı.
Barış Pınarı Harekâtı başladıktan sonra her zamanki gibi ülkede yine “cepheleşme” meydan geldi ve karşılıklı “algı operasyonları” ve saldırılar ile milliyetçilik söylemleri pike yapmaya başladı. Operasyon sonrası Türkiye’nin dost, stratejik ortak ve müttefik zannettiği başta ABD olmak üzere AB ülkeleri ve batı kuklası Arap Birliği’nin aslında pek te dost olmadıklarının görülmesidir. ABD, İsrail ve Avrupa ülkeleri ve diğer egemen ülkeler ile onların güdümündeki sözde bazı Arap ve İslam ülkelerinin hiçbir zaman dost olmadıklarını her kritik olayda ortaya çıkmasına rağmen hala uyanmamış olan devlet yöneticilerini ve kesimlerini görünce hayret ediyoruz.
Konuya PKK ve bileşenleri açısından baktığımızda daha trajikomik bir tablo görünüyor. Emperyal güçlerin maşası olmaktan ve her seferinde satılmaktan ders almayan ve hayali “devrimci fanteziler” peşinde binlerce genci heder etmekten yorulmayan bir örgüt ve zihniyet ile karşı karşıyayız.
Sadece egemen güçler değil, ülke içinde başta CHP olmak üzere destekledikleri ve bel bağladıkları kesimlerin kendilerini nasıl yalnız bıraktıklarını tecrübe edecekler acaba?
Şimdi operasyondan önce ABD’nin on binlerce TIR silah ve mühimmat yardımı ile “Devlet” olduklarını ve hakimiyet elde ettikleri yerlerde başta Kürtler olmak bütün etnik ve dini kesimlere her türlü zulmü reva görerek güç zehirlenmesi yaşayan PKK/YPG’liler; operasyon başlayınca aslında “kâğıttan kaplan” ve “kartondan devlet” oldukları ortaya çıktı.
Sonuçta başı sıkışınca bütün Kürtlere kendi yayın organlarından çağrı yaparak adeta seferberlik yapılmasını istiyorlar. Güler misin? Ağlar mısın? Siz öncelikle bulunduğunuz yerlerde Kürt mü bıraktınız da Kürtlerden yardım ve medet bekliyorsunuz. Türkiye’nin bu müdahalesi bir Türk-Kürt savaşı değildir. PKK/PYD/YPG hiçbir zaman Kürtler için mücadele etmedi. Hatta PKK şimdiye kadar savaşını kendisi gibi düşünmeyen Kürtlere zulmederek yaptı. Siz hakim olduğunuz yerlerde başta dindar Kürtler olmak üzere bütün kesimlere kan kusturdunuz, ezanı yasakladınız, öldürdünüz, sürdünüz, siyasetin dışına ittiniz. Şimdi o Kürtlerden yardım etmesini bekliyorsunuz. Hadi oradan. Uşaklığını yaptığınız ve bel bağladığınız güçler size yardım etsin. Wesselam…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.