Değerli okurlar!

On bir ayın sultanı Ramazan ayının sonuna geldik. Rahmeti, bereketi, mağfireti ve kurtuluşu barındıran bu rahmet mevsimi, maalesef yaşanan olaylar ve bombalı saldırılar ile adeta zehir edilmeye çalışıldı. Mübarek Ramazan ayının ardından bayrama ulaşmanın sevincini yaşamamıza bile izin vermiyorlar. Her şeye rağmen bayrama ulaşmanın sevinci içindeyiz ve bu sevinci herkesle paylaşalım.

Ramazan ayının manevi atmosferinden, feyz ve bereketinden inşallah yeterince faydalanmışızdır. Bir sonraki Ramazana kavuşup onun rahmet ikliminden faydalanacak mıyız? bilemeyiz. Hayatımızın tamamını Ramazan gibi aynı aşk ve şevkle geçirmeye özen gösterelim. Unutmayalım ki, hayatımız Ramazan gibi olursa ahiretimiz de bayram olur.

Ramazan Bayramı’na Arapça: عيد الفطر (Iyd-ul Fitr) denilir. Ramazan bayramı, Ramazandan sonraki ay, yani Hicri takvime göre Şevval ayının ilk üç gününde kutlanır. Bayramdan bir önceki gün yani Ramazan ayının son gününe arefe denilir.

Ramazan Bayramı, Hicret'in ikinci yılından sonra kutlanmaya başlandı. Bayramda yapılması gereken tüm ibadet ve uygulamalar Efendimiz Hz.Muhammed (S.A.V.) tarafından düzenlenmiştir. Ramazan Bayramı'nın ilk gününde camilerde bayram namazı kılınır. Bayram boyunca Müslümanlar eş, dost, komşu, akraba ve tüm müminler ziyaretleriyle birbirlerinin bayramını kutlarlar. Bu sayede sünnet olan sıla-i rahim yerine getirilir.

Bayram insanları kaynaştırıp bir araya getiren en güzel vesilelerden biridir. Ramazan Bayramının müminler arasında ayrı bir yeri vardır. Çünkü Ramazan Bayramı, her gün tutulan orucun iftar vaktindeki sevinci gibi, tutulan bir aylık orucun toplu bir iftar sevincini ifade eder. Bir ay gibi uzun bir süre, özellikle Ramazan'ın yaz mevsimine denk geldiğinde sıcak günlerde nefislerine oruç tutturan müminler, sabır imtihanını vererek manevi sorumluluktan kurtulmanın sevincini Ramazan Bayramında yaşama imkânına kavuşurlar.

Bayramların en güzel şekli, tanısın tanımasın müminlerin tokalaşarak, kucaklaşarak birbirlerinin bayramlarını kutlaması ve tebrikleşmesidir. Saadet Asrında Sahabiler birbirleriyle "Bârekâllâhu lena ve lekum" diyerek bayramlaşırlardı. Bu tebrikleşme bizim dilimizde "Bayramınız mübarek olsun, bayramınız kutlu olsun" veya Kürtçe , "İda we pirozu mübarek be" diye ifade edilir.

Bayramları tatil ve meşru olmayan eğlenceler yerine, inanç ve ananemize uygun geçirmeliyiz. Ramazanımız gibi bayramımızda ALLAH’ın rızasına uygun olmalıdır.  Bayramı mecrasından çıkaracak girişimlerden uzak durmalıyız. Müslümanın ölçüsü Kur’an’dır ve Hz.Peygamberin sünnetidir.

Hz.Enes (ra) şöyle anlatıyor : “Allah’ın elçisi Medine’ye geldiğinde, Medine’lilerin gülüp eğlendikleri iki günleri vardı. Allah’ın elçisi;  – “Bu iki gün nedir?” diye sordu. Onlarda : – “İslâm’dan evvel sevindiğimiz günlerdir.” dediler. Bunun üzerine Peygamber(SAV): – “Allah size o iki bayram günlerine bedel, hatta onlardan daha hayırlı iki bayram günü ihsan etti. Bunlar Ramazan ve Kurban bayramlarıdır” dedi. -Ebu Davud Salat:1295-

Evet, bir ay camiler doldu taştı. Oruçlar tutuldu, namazlar kılındı. Zekat ve sadakalar verildi. İbadetlerin her çeşidi yapılarak, sevap peşinde koşuldu. Kötülüklerden uzak kalındı, iyi alışkanlıklar kazanıldı. Ancak şunu unutmayalım ki; ibadetler sadece Ramazana mahsus değildir. Bunu böyle anlar, böyle yaşarsak, yanlış hesap yapmış oluruz. Ramazanda bir şeyler yapıp ta Ramazan sonrası eskiye dönüvermek akıllı insanın kârı değildir.

Sonuç olarak!  Bayram sevincimizi gönlümüzce yaşayalım. Bununla birlikte bölgemizde ve İslam coğrafyasında Müslüman halklara ve halkımıza yaşatılan zulmü ve acıları, sıkıntıları yüreklerimizde hissedelim ve dualarımızı esirgemeyelim. Lakin bunu yapan ve sebep olan malum zalimleri de unutmayalım.

Ramazan Bayramı’nın halkımıza, İslam âlemine ve insanlığa hayırlar getirmesini yüce ALLAH’tan diliyorum. Bayramın Ümmetin birlik ve dirliğine, mazlumların kurtuluşuna, insanlığın huzur ve selamet sahiline ulaşmasına ve hidayetine vesile olmasını dilerim.

Selam ve dua ile…hayırlı bayramlar...