Veysi DEMİR

Veysi DEMİR

İnsanın haddini bilmesi!

İnsanın haddini bilmesi!

Maide 88 ve A’raf 31 Allah’ın bize helal kıldığı rızıklardan yememizi, ancak israf ederek haddi aşmamamız emrediliyor.

Dünya ve ahiret mutluluğunun anahtarı ve şifresi kişinin edebe sarılması yani haddini bilmesidir. İnsanın haddini bilmesi; İçinde bulunduğu konumu iyi saptaması, neleri yapıp neleri yapamayacağını bilmesi, yetkisini aşmaması anlamına gelir.

İnsan öncelikle kendini tanımalı ki, etrafını da iyi tanısın. Bunun için  “kendini bilen, Rabbini de bilir” sözü halk arasında meşhurdur. Kendini bilmek suretiyle Rabbini bilen kişi, aynı zamanda haddini de bilmiş olur. Çünkü kendisinin alem içindeki yerini ve Rabbi ile olan ilişkisini kavrayan kişi, kibir gösteremez. Kendini böyle tanıyan insan, “Âlemi ben yarattım” edasıyla yaşayamaz.

Kendini bilmezler hadlerini de bilmezler. Sınırların farkında olmadan canları istediği gibi adım atmaya devam edenler, kendileri zarar görür. Sonuçta kötü bir tecrübe ile de olsa öğreneceğimiz şudur:  “Herkes yerini ve haddini bilmelidir.”

Kişinin haddini bilmesi hayatımızın şifresi ve yol haritası olmalıdır. Mevlana: "Bin yıl okusam da, ne biliyorsun diye sorsalar bana, ‘haddimi bilirim’"  demiştir. Tüm toplumlarda, insanın kendini bilmesi, ona göre bir davranış sergilemesi en büyük erdemlerden biri sayılır.

Günümüzde maalesef insanın haddini fazlasıyla aştığına şahid oluyoruz. Ne ALLAH’ın koyduğu hududlara (sınırlara) riayet ediyor; böylece harama ve küfre giriyor. Ne de kullara karşı hadde riayet ediyor; böylece kul hakkına girmiş oluyor. Oysa ALLAH’ın koymuş olduğu sınırlara (hududullaha) riayet ettiğimizde gerçekten haddimizi ve hakkımızı bildiğimizden ne harama dalarız , ne de insanları hor-hakir görerek kul hakkına gireriz.

Etrafımıza baktığımızda; bir makam veya mevkie gelen veya zenginliğe ulaşan kimselerin hemen hadlerinden çıkarak kendilerinin diğer insanlardan üstün olduğu zehabına kapıldıklarını ve iyice yoldan çıkarak sapıtmaya başladıklarını görürüz.

Bunlar postal yalayıcısı yalaka takımına emir verdikçe egolarını tatmin ettiklerini zannederler oysa şeytanın maskarası olduklarının farkına bile varmazlar. Şeytanda yaptıklarını onlara süslü göstererek onların bu yanlışa devam etmesini sağlar. Bu zevatta havalandıkça havalanır ve kendilerini adeta insanüstü görmeye başlarlar. Ayakları yerden kesilen bu zavallılar, hatalarını kendilerine anlatmaya çalışanları da aşağılayarak kendilerinden uzaklaştırırlar. Bu tipler tarih boyunca da hep olagelmiştir. Ancak bunlar unutmasın ki; balon ne kadar çok şişerse, patlama vakti de o kadar yakındır. Balon ne kadar fazla şişerse de küçük bir iğne ile havası söner. İşte hayat mektebi bazen böyle insanların nefsi emmarelerini temsil eden kocaman balonlarını küçücük bir iğne ile söndürür ve hakikat duvarına toslatır.

Bu duruma düşmemek için elimize yetki, makam, mevki ve mal geçtiğinde hem ALLAH’a hem kullarına karşı mütevazı olmayı kendimize ilke edinelim. Ne kadar zengin veya büyük makam sahibi olursak, o ölçüde insanlara değer vermeli ve alçak gönüllü olmalıyız ki; ALLAH’ta, insanlarda bizden razı ve hoşnut olsun.

Aksi takdirde dünyalık makam ve mevkii imtihan gereği veren ALLAH, bir gün yine imtihan gereği bizden aldığında hem dünya, hem ahiretimizi kaybedebiliriz.

O yüzden kim olursak olalım, ALLAH’a ve kullarına karşı haddimizi bilelim de kendimizi kandırmayalım. Servet ve yalancı şöhret gibi geçici, nefsani ve süslü şehvetlere aldanmayalım.

Unutmayalım ki, layık olmadığı halde makam ve mevkie gelenler bunu kaldıramadıklarından bu davranışları sergiliyorlar. Burada yetki sahibi olanların hem kendileri hem de görev verecekleri kişilerin vebali altında olduklarını unutmamalıdırlar. Layık olmayanların ehil olmayanların göreve getirilmesi kadar büyük bir ihanet olamaz. 

Selam ve dua ile...

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Veysi DEMİR Arşivi