İslam'a ve Müslümanlara hakaret ve düşmanlığı görev edinen "Oda TV" bir kez daha Peygamber Efendimize hakaret etme cüretini gösterdi. İslam'a ve Hazreti Muhammed'e (S.A.V.) düşmanlık, son zamanlarda alçaklığın en yüksek perdesinden bir kez daha tezahür etti. Yerli Charlie Hebdo görevini gören Oda TV adlı karanlık internet sitesi, Peygamber Efendimiz ve sahabelerine hakaret etme cesaretini nerden alıyor?

Daha önce söz konusu hakaretleri birkaç kez tekrar eden Oda TV, İslam'a duyduğu nefret ile Peygamber Efendimiz ve sahabelerini diline doladı. Çağın Kâ’b Bin Eşref’leri görevini yürüten bu sözde haber sitesi, ifade ve basın özgürlüğü maskesi altında mukaddesatımıza saldırdı. Kin ve nefret dolu iğrenç yüzünü bir kez daha gösterdi.

21.11.2018 tarihli ‘Ders kitaplarında cihat işte böyle öğretiliyor' başlıklı yazısında iki cihan güneşimiz Hz. Muhammed'e (s.a.v) ve İslam'ın cihad anlayışına hakaretler savuruyor. Müslüman halkımızla alay eden, İslam’a ve Aziz Peygamberimize hakaret eden bu zihniyet defalarca farklı şekilde bu hakareti gerçekleştirdi. Ne yazık ki, Danimarka veya başka ülkelerde yapılan saldırılara yüksek dozda tepki gösteren kamuoyu konu içimizdeki 'Charlie Hebdo'lar olunca nedense bölge eksenli duyarlı kesimler dışında tepki veren yok.

Böyle büyük bir hakaret karşısında nedense ne Hükümetten ne de Diyanet İşleri Başkanlığı’ndan bir tepki ve ses yok. Oysa yer yerinden oynamalı değil miydi? Büyük protestolar yapılarak meş’um zihniyetin adeta gök kubbe başlarına yıkılarak geri adım atmaları ve bir daha kimsenin bu topraklarda buna tevessül etmemesi sağlanması gerekmez miydi?

Hükümet ve Diyanet’in yapmadığını yapan ve Siirt İl Müftüsü Sayın Ahmet Altıok, Oda TV'nin ismini dahi anmadan hakaret içerikli yazıyı kaleme alanları özür dilemeye ve tövbe etmeye davet etti. Azgın ve arlanmaz kesim hemen hoyratça hemen müftü beyi hedef alarak kampanya başlattı. CHP ve HDP’li bazı milletvekilleri de Müftü beye saldırmaya başladı.

Peki, iktidar ve büyük çoğunluğu oluşturan Müslüman dindar kesimler neden bu kadar cesaretsiz ve sinmiş vaziyetteler. Peygamber efendimize ve İslam’a yapılan hakaretlere ses çıkarmayacaksak neden nefes alıyoruz ki? Dünyada kalmamızın ne amacı olabilir ki? Yarın ALLAH’a ve habibine hangi yüzle hesap vereceğiz?

Malum çevrelere yönelik en ufak bir eleştiride; konuyu rejim sorunu yapıp putlarına saldırılan Nemrud ve Mekkeli müşrikleri gibi hemen ayağa kalkıyorlar. Soruşturma ve hapse attırıyorlar. Peki, Müslüman olarak bizler neyden korkuyoruz? Neden çekiniyoruz? Koltuklar ve makamlar ellerinden gitmesin diye ses etmeyenler; izzet kaybedilince o koltukların kimseye bir faydası olmayacağını bilsinler.

İktidarın ağzına bakan Büyük STK, sendikalar ve hukukçular baskı oluşturup yine suç duyurusunda bulunmaları gerekmez miydi? Bu işi neden sadece belli STK, parti ve basın kuruluşları yalnız yapıyor. Bu ne kompleks ve vurdum duymazlıktır anlamak mümkün değil. Mesele hepimizin ortak sorunudur!

Bu zihniyeti çok iyi biliyor ve tanıyoruz. Bu zihniyet sadece kendisinden beklenenleri yapmakta ve daha önceleri değişik vesilelerle olduğu gibi bir kez daha gerçek niyetini sergiledi. İslam’a olan düşmanlıkları tescillenen yerli Haçlı zihniyeti mensupları bilmelidir ki, bu saldırıları yapan İslam ve Peygamber düşmanlarını Rabbimizin, 'Yakıtı taşlar ve insanlar' olan cehennem ateşiyle müjdeliyoruz.  

Bu küstahlığı yapan beyler! İslam’a ve İslam’ın mukaddesatlarına, saldırmaktan vazgeçin. Hiç kimse İslam’a ve Müslümanlara saldırmakta fayda görmedi sizlerde görmezsiniz. Siz de kaybetmeye mahkûmsunuz. Sizlerde sizden önceki atalarınız Firavun, Nemrut, Şeddad, Moğol ve haçlılar gibi lanetle anılacaksınız. 

Son olarak, ne yaparsanız yapın! Çatlasanız da patlasanız da bizler İslam'dan asla geri adım atmayacağız. Bu saldırıyı yapanlara son sözümüz şudur: 'Kininizle geberin!' 

"...Siz mutlaka yenileceksiniz ve toplanıp cehenneme sürüleceksiniz..." -Al'i İmran Suresi: 12-