Geçtiğimiz Perşembe günü, Vatan Partisi adına Öncü Gençlik Genel Başkanı Özgür Bursalı, Öncü Kadın Genel Başkanı Meltem Ayvalı ve Vatan Partisi Diyarbakır İl Başkanı Haluk Mıhalioğlu'ndan oluşan heyet Diyarbakır'da cadde, sokak ve çeşitli yapılarda bulunan 'Şeyh Said' isminin kaldırılması için Diyarbakır Valiliği ve Büyükşehir Belediyesi'ne başvuru yaptı.

Hatırlanacağı üzere kapatılan Mustazaf Der Genel Başkanı Av. M. Hüseyin Yılmaz, 110 bin imza ile Mart 2012'de Mustazaf Der tarafından hazırlanan ve 29 Haziran 1925 tarihinde İstiklal Mahkemesi kararı ile idam edilen Şeyh Said ve dava arkadaşlarının medfun oldukları yerin tam olarak tespit edilmesi, tespit edilecek yerin türbe olarak koruma altına alınması ve Dağkapı Meydanı'nın adının Şeyh Said Meydanı olarak değiştirilmesi talebini içeren dilekçeyi zamanın Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir'e vermişti.

Aynı tarihlerde Mustazaf-Der, Şeyh Said ve arkadaşlarının mezar yerlerinin ortaya çıkarılarak, itibarlarının iade edilmesi, İstiklal Mahkemelerine ait TBMM arşivlerinin açılması için başlattıkları imza kampanyasında yüz on bin imza ile TBMM’ye başvurdu.

Mustazaf Der’in başvurusu sonrası 12 Ağustos 2014 tarihinde Diyarbakır Büyükşehir Belediye Meclisi, Dağkapı Meydanının adının “Şeyh Said Meydanı – Qada Şex Seîd” olarak değiştirilmesine karar verdi.

Şimdi bu tarihten 5 yıldan fazla bir zaman geçtikten sonra ne oldu da adı “Vatan” olan ancak adıyla ilgisi olmayan bir oluşum Diyarbakır Valiliği ve DBB’ye dilekçe vererek Şeyh Said Efendi’nin adının kaldırılması talebinde bulunuyor. Bu ne cüret böyle? Hem de verilen dilekçede Şeyh Said Efendi ve dava arkadaşları ile bölge halkına bir sürü hakaret ederek. Eğer biz bölge halkı olarak buna karşı sesimizi yükseltmez isek ve dolaylı olarak ta olsa bu hakareti kabul ediyorsak, yazıklar olsun bize.

Öncelikle 1925 yılında idam edilerek şehid edilmiş olan Şeyh Said Efendi ve dava arkadaşlarını uyduruk “İstiklal mahkemeleri” zulmüyle idam etmeniz, halkın gönlünden silmeniz anlamına gelmez. Yalan söyleyen resmi tarih tutanaklarıyla kimseyi karalayamazsınız. Kaldı ki; mahkeme kayıtları belge olsa; sizin genel başkanınız “Ergenekon Terör Örgütü” yöneticisi iddiası ile tutuklandı. O zaman ona göre onu da kabul etmiş olursunuz.

Şeyh Said Efendi her şeyden önce bu milletin bağrından çıkmış mümtaz bir şahsiyettir. Ve siz patlasınız da çatlasanız da; bu halk onu ve dava arkadaşlarını hep hayırla yâd edip, yollarını takip edecektir.

Ayrıca siz kim oluyorsunuz da, böyle bir cürette bulunuyorsunuz? Siz kimsiniz be? Kendinizi ne zannediyorsunuz? 90’lı yıllarda Bekaa Vadisine giden genel başkanınınız bugün Şeyh Said Efendi harekâtını lekelemek için bağlantı kurmaya çalıştığınız örgüte ve sözde “Serok”unu ziyaret etmedi mi? Onu çiçeklerle karşılayıp resmigeçit yapılmadı mı? Şimdi onlarla Şeyh Said Efendiye laf atmayı bırakında, kendinize bakın.

1991 Milletvekili seçiminde o zamanki HEP, SHP ile ittifak kurdu diye Batman mitinginde bunu eleştirip kendinizle ittifak kurmaları gerektiğini genel başkanınız söylemedi mi? HEP-SHP Lokali önünde otobüsten inerek HEP yanlılarıyla mitingin yapılacağı cumhuriyet alanına kadar birlikte yürümediniz mi? Boynunuza sarı-kırmızı-yeşil renkli flama asılmadı mı? Bunları ne çabuk unuttunuz?

Şimdi kalkıp devletin sahibi gibi konuşup ahkam kesmeyi bırakın. Bu halk sizin de, sizin gibi olanlarında ne olduğunu gayet iyi biliyor. Şimdi FETÖ’den boşalan yerlere kadrolarınızı doldurarak, istediğinizi yapabileceğinizi mi sanıyorsunuz? Şehid Şeyh Said Efendi ve dava arkadaşları sahipsiz değildir. Bu halk daha ölmedi ve değerlerine sahip çıkmayı da bilir.

Tabi suç sizde değil! Daha önce devleti FETÖ’ye emanet edenlerin, şimdi de size emanet edenlerdedir. İstediğiniz kadar yeni “28 Şubat’lar” hazırlığı ve planı yapın. Aslolan ALLAH’ın planıdır. Sizde aklınızı başınıza alında; böyle provokatif eylemlerden ve halkın değerlerine savaş açmaktan vazgeçin. Wesselam…