Cesaret!
Sonsuz güç sahibi olan Allah, içinde milyarlarca galaksi ile birlikte evreni bir anda yoktan var ederek yaratmıştır. İçinde bulunduğumuz Samanyolu, yaklaşık 300 milyar adet olan galaksilerden yalnızca bir tanesidir. Üzerinde yaşadığımız dünya ise Samanyolu galaksisi içinde çok ufak bir yer kaplar. Bunların hepsinin yaratıcısı olan Allah, elbette ki cenneti cehennemi de yaratmaya güç yetirecektir ve gelmiş geçmiş insanların tamamına hesap soracak, dünyada yaptıklarının hepsinin karşılığını tastamam verecektir.
İnsanların büyük çoğunluğu hayatlarını çok küçük hesaplarla, küçük hedeflerin peşinden koşarak geçirirler. Zengin olmak, iyi meslek sahibi olmak, fiziksel güzelliğe sahip olmak, yetenekli ve nitelikli çocuklar yetiştirmek çoğu insanın ortak hedefleri içerisinde yer alır. Bu isteklerine erişebilmek için türlü sıkıntılara katlanabilirler. Örneğin saatlerce mesaiye kalıp bitkin düşebilirler, yada sabahlara kadar ders çalışıp sağlıklarına zarar verebilirler. Bunlar her şeye rağmen olabilirlikle karşılanacak durumlardır.
Bu tutku ve isteklerine ulaşmak için daha değişik yollar seçen insanlarda vardır. Tek başına elinde bir tabanca ile yakalanma ihtimali çok yüksekken soygun yapmaya kalkışanlar, tehlikeli gösterilere kalkışıp, mesela hırçın aslanların, timsahların ağzına küçük paralar için kafalarını sokanlar akılsızca cesaret gösterileri sergilerler.
Yada işyerlerinde sırf kendi durumlarını düşünerek usulsüzlüklere, haksızlıklara, yanlışlıklara, başkalarının hakkının yenmesine göz yumarlar. Bu tip insanların çok farklı hedefleri, kimlikleri, dilleri, zevkleri olabilir. Fakat hepsinin ortak bir özelliği vardır. O da Allah’tan uzak yaşıyor olmalarıdır. Allah’a yakın yaşayan bir insan durum ne olursa olsun kesinlikle gereksizce istekler peşinden gitmez. Zamanını, sağlığını tehlikeye atmaz. Akıllıca davranırlar. Ancak, aslında kendileri akılsız olduğu halde, Allah’tan uzaklaşmış insanların alaylı sözleriyle karşılaşabilirler. Korkak, cesaretsiz, hedefsiz, hizmet etmek için dünyaya gelmiş gibi sözleri işitebilirler.
Oysaki durum aslında böyle değildir. Allah’a kendini teslim etmiş bir insanın cesareti çok farklı yerlerde meydana çıkar. İşyerindeki çok ufak bir mevkii kaybı endişesi ile haksızlığa karşı susup korkan insanlar, inanmış bir insanın gerekirse bütün dünyaya karşı doğruyu söyleyip gerçek cesareti göstereceğini bilmelidirler. Bu konuya Hz. Musa çok güzel bir örnektir. Kur’an’da adı çok sık geçen Hz. Musa insanlık tarihinin en azılı dinsizlerinden olan Firavun’a karşı kimsenin gösteremeyeceği cesareti göstermiştir. Büyük bir zenginlik ve güç sahibi olan Firavun şımardıkça şımarmış kendisinin ilah olduğunu iddia edecek kadar şaşırmıştır. Bütün halkına zulmetmektedir. Böyle bir durumda Hz. Musa Allah’ın emri ile Firavun’un karşısına çıkmış ve ona Allah’ın varlığını tebliğ etmiş, yaptığı eziyeti bitirmesini istemiştir.
Bunu günümüze uyarlayacak olursak Irak halkından birisinin, tek başına Amerika başkanının karşısına çıkıp Irak’tan askerlerini çek demesinden çok daha zor olduğunu anlamak güç değildir. Çünkü bugün aynı durum olsa çeşitli mahkemeler, dernekler, basın ve kamuoyu sayesinde, o kişi daha güvenli durumdadır. Oysaki Hz. Musa hayatını tamamen tehlikeye atmıştır. Allah nasip edip Hz. Musa mucizelerini birer birer göstermeye başladığında ona inananlar çıkmış, Allah’a kendini teslim edenler olmuştur. Ancak bu insanlarda Firavun’un tehditleriyle karşılaşmış, ölümü göze alarak buna aldırış etmemişlerdir.
Hz. İbrahim’de hayatı boyunca çeşitli tehditlerle beraber yaşamıştır. İnancı dolayısıyla beraber yaşadığı halk tarafından öldürülmek istenmiş, ancak kendisi hiçbir şekilde yaşantısından ve inançlarından taviz vermemiştir. Kendisini ateşe atmaya kalktıklarında bile kimsenin gösteremeyeceği bir cesaret göstermiş, Allah’a güvenerek bu durumdan kurtulmuştur.
Allah’a yakın insanın cesaretinin kaynağı Allah korkusu ve sevgisidir. Çoğu zaman onu harekete geçiren bu duygulardır. İnsanların hemen hepsi gelecek kaygısı ile yaşar, bu korku ile birlikte kendini dönüşü olmayan yollara sokar. Dinden uzak toplumlar tarafından cesaret diye adlandırılan çoğu hareket aslında akılsızlıktır. Kumar masasına sahip olduğu her şeyi döken bir kişi süper cesaretli diye övülebilir. Halbuki o kendisine acınacak kadar aklını kaybetmiştir.
Gerçek cesaret zor durumda olduğu halde, Allah’a güvenerek onun istemediği bir davranışta bulunmamaktır. Haksızlık karşısında susmamaktır. İnsanları gözünde büyütmemek, onlarında aciz birer kul olduğunu bilerek, sahip oldukları korku duygularının tümünü Allah’a yöneltmektir.
Yeniden buluşmak dileğiyle…