Cı,Ci Olmak!
Eğer ki; siz düşünüp, sorgulamazsanız birileri düşünür ve sizin adınıza karar verir. Yanlışı ve doğrusunu bilmediğiniz yola girdiğiniz halde farkına varmazsınız.
Ünlü düşünür ve Sosyolog Ali Şeriati diyor ki: “Size itaati değil de düşünmeyi ve sorgulamayı öneren kişilere kulak verin”
Sorgulamayan, düşünmeyen, okumayan bir toplumun gelişmesi mümkün değildir. Avrupa sorgulayan ve okuyan bir toplum olduğu için gelişmesi de kaçınılmaz olmuştur.
Mutlak itaat kültürü Emevi hanedanı ile başlar. Muaviye Sultan olduktan sonra her ne olursa olsun u’lul emre itaat edilmesi gerektiğini, u’lul emre itaat etmeyenlerin Allah’ın kaderine karşı çıktıklarını dolayısıyla öldürülmeleri gerektiğini ifade etmişti.
Gerek korku, gerek sindirme ile olsun o dönemin alimlerinden bir kısmı Muaviye’ye itaat etti. Oysa ki Hz Ömer bir hutbe esasında Cemaatine “Eğer Kur’an ve Sünnet dışında bir uygulamam olursa ne yaparsanız?” diye sormuş.
Cemaat hep bir ağızdan “Seni Kur’an ve Sünnet istikametine getirmek için kılıçlarımızı kullanırız” Bunun üzere Hz.Ömer “Ya Rabbi sana şükürler olsun ki, beni Ahirete varmadan düzeltecek bir cemaate sahip kılmışsın” demiş.
Günümüzde maalesef Şeyh-Mürit ilişkisi cemaatlerin birçoğunda bulunmaktadır. Mutlak itaat kültürü bu tür cemaatlere intisap edenleri; sorgulamamaya, düşünmemeye ve okumamaya sevk etmektedir.
Cemaat Lideri, Üstadı, Abisi ne derse doğrudur mantığı yanlış Din bilincine ve yaşantısına sebep olmaktadır. Cemaat Liderine itiraz etmek mümkün olmadığı için doğruyu bulmak da mümkün olmamaktadır.
Müslümanın her şeyden önce Kur’an ve Sünnet bilgisine sahip olması gerekirken maalesef bu önceliği başka kitaplara vermektedir.
Bir kısım Cemaat ve Tarikat türü yapılarda kitap okumak ya da Kur’an öğrenmek, Sünnet ve hadis öğrenmek sıra dışı bir şeydir. Kur’an ve Sünnet öğrenmek, hadis bilmek, Siyer araştırmak gerekli bir şey değildir gibi yansıtılmaktadır.
Elhamdullilah Müslümanım rahatçılığı okumamaya, araştırmamaya ve sorgulamamaya sevk etmektedir. Bir yere intisap etmek de Dünya ve ahiret kurtuluşuna sebep olacak anlayışı da iyi amel ve hareket yapma gereğini kısmakta ve geriletmektedir.
Sürü mantığı ile hareket eden kalabalıklar önündeki ne yaparsa yapsın tekrar eder. Neden, niçin diye bir soru sorma ihtiyacı duymaz.
Cı,Ci olmak insanı yaptıklarından azad etmez. Kur’an’ı Kerim “Bir topluluğa neden böyle yaptınız? diye sorulduğunda bizden öncekiler böyle yaptığı için bizde öyle yaptık. Peki, siz aklınızı ve iradenizi niçin kullanmadınız diye cevap verdik”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.