İsraf ve tüketim çılgınlığından vazgeçelim!
İsraf, meşru ve makul olanın dışına çıkarak, söz, iş, davranış ve harcamada aşırılık ve savurganlık anlamlarına gelir.
İsraf, kıymet ifade eden bir şeyi dinimizin ölçülerine aykırı olarak ve Allah’ın hoşlanmadığı şekil ve yerlere sarf etmektir. İsrafın geçerli olduğu yerler sayılamayacak kadar çok olmasına rağmen, biz bugünkü yazımızda günümüzün en önemli ve olmadan yapamayacağımız iki nimetten ve onların israfından bahsedeceğiz. Tabi ki; bunlar su ve elektriktir.
Allah’ın hayatımızı idame ettirmemiz için bizlere ihsan ettiği diğer nimetler gibi, bu iki nimeti de çoğunlukla hoyratça kullanıp israf ediyoruz. Yani zaruret ve ihtiyaç olmadığı halde aşırı şekilde sarf ediyoruz.
Kıtlık ve yokluk içinde olan bölge ve insanların durumlarını düşünmeden, halimize şükretmeden ve bu nimetlerin hiç tükenmeyeceği zehabıyla israftan kaçınmıyoruz.
Konu su ve elektrik olunca haliyle akla ilkin “kaçak kullanım” konusu gelmektedir. Tarla ve bahçe sulamada içme suyunun kullanımının savunulacak bir tarafı olmadığı gibi, evlerde ve işyerlerinde tuvalete kadar elektrikli soba konulması ve hatta hayvan ahır ve barınaklarının bile elektrikle kaçak olarak ısıtılma vicdansızlığı gerçeği ile karşı karşıyayız. Şimdi yine kış geldi ve ısıtıcılar devreye girecek ve her gün trafo şalterleri yüksek kullanım karşısında aciz kalacak. Peki, bu israf ve aşırı kullanım sonucu zarar gören halkın kul hakkına girmiş olmuyor muyuz?
Aşırı kullanım ve kaçak kullanımın önüne geçilemiyor. Bunun çözümü önüne gelene ceza vermek değil, denetimle birlikte vicdanları harekete geçirmektir.
Sonuç itibariyle elektrik ve sular kesildiğinde hep birlikte bunun sıkıntısını çekiyoruz. Bunun tek faydası; aslında su ve elektrik kesilince çaresizliğimiz ve ne kadar aciz kullar olduğumuzu anlamış olmamızdır. Bir dostum, “Susuz hayat düşünemiyorum” diye bir okkalı bir söz sarf etti. Evet, su olmadan fıtri ve fizyolojik ihtiyacımızı bile gidermekten aciz hale geliyoruz. Elektrikler kesilince de; bütün cihazlar, lambalar ve en önemlisi internet kesilip kendini bunlara endeksleyenler için hayat duruyor.
Belediyenin alt yapı çalışmalarının uzaması sonucu zaman zaman uzun süreli su kesintileri yaşanırken, suyun akması ile bütün aile efradının görülmeye değer sevinci, aslında bir nimeti sadece kaybettiğimizde değerini anladığımız gerçeğini bizlere gösteriyor. (Tıpkı sevdiğimiz insanları kaybettikten sonra değerini bildiğimiz gibi…) Sular akarken hiç kıymet bilmeden israf eder dururuz. Sular kesilince de, “Aman su yok idareli kullanın” diye birbirimiz uyarırız.
“Yiyiniz, içiniz, fakat israf etmeyiniz; çünkü Allah israf edenleri sevmez.”-Araf Suresi: 31-
İsraf bir hastalıktır ve bu hastalıktan kurtulmak gerekir. Tüketirken tükenmeyelim. Kültür emperyalizmi ile hoş gösterilen tüketim çılgınlığına sürüklendiğimizi göz ardı etmeden, bize verilen tüm nimetlerin hesabını vereceğimizin bilincinde olalım. Bu hastalıktan kurtulmanın yolu yeniden hayatımızı, aziz dinimiz İslam’a göre düzenlemektir. Allah’ın nimetlerini, Allah ve Resulû’nun koyduğu nizama göre sarf ederek, her daim şükredelim. Ve Yüce Rabbimizden de israfın ve günahın her çeşidinden bizleri muhafaza etmesini niyaz edelim.
Selam ve dua ile…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.