Öze Dönüş
“Her doğan çocuk fıtrat üzere doğar. Sonra anne babası onu Yahudi, Hristiyan veya Mecusi yapar.” (Buhari, Tefsir (Rûm), 2) hadisi Şerifi doğan her çocuğun masum ve temiz olduğunu ifade eder.
Ancak bulunduğu çevre, ortam ve ebeveyni onu etkileyerek başka yöne sevk edebilir. Her çocuğun çocukluk süresince masumiyetini yüzüne bakınca görürsünüz.
Doğan her çocuk İslam fıtratı üzerine doğduğundan inanmaya meyillidir. Ortamın kötü etkilerinden dolayı fıtratı inançsızlığa meyledebilir.
Elbette burada insanın iradesi devre dışı değildir. Her ne kadar fıtrat iyiliğe meyilli ise de ortamdaki kötülüğe sevk eden etkenlerin çokluğu insanın iradesini etkileyerek yoldan çıkarabilir.
Maalesef fıtratı ayakta tutan, fıtratı İslam ve tevhid üzerinde diri kılan etkenlerin sayısı, kötü etkenlerin sayısından oldukça azdır. Kötü etkenlerin sayısı giderek artmaktadır.
Günümüzde Televizyon, internet, gazete, dergi vs. gibi etkenler kötü birer etken olmuşlardır. Fonksiyonel anlamda fıtrat yolunda, iyide tutması gereken bu etkenler ne yazık ki insanı fıtrat yolundan saptırıcı birer roldedirler.
Bir haber sitesi magazin ağırlıklı olmuş, çıplaklık ve cinsellik haber sitelerini bile esir almış. Çok değil bir 20-30 yıl önce metin ağırlıklı gazetelerin yerini çıplak fotoğrafların sayfaları kapladığı gazeteler almış.
İnsanları okumaya değil de bakmaya özellikle de çıplaklara bakmaya özendirme kampanyası başlatıldı. Zamanla öyle bir duruma gelindi ki insanlar iki satır okumaz hale geldi. Bunun yerine resimlere(çıplak görüntülü kadın) bakmaya başlayan insanlar özünden koparıldı.
Madde, çıkar, menfaat kapitalizmin argümanları idi. Kapitalizmin argümanları gerek Televizyon, gerek gazete, gerekse internet üzerinden bol bol pompalandı.
Öyle bir hal aldı ki, insan fıtratı ve özü ile karşılaştırılınca ne idüğü belirsiz bir duruma geldi. İyilik üzerine inşa edilmiş insanın temeli üzerine çürük bina inşa edildi.
İslam’dan ve fıtrattan uzaklaşan insan, İslam’dan nefret eden ve fıtratına muhalif ne varsa benimseyen kişiler olmaya başladı. Merhamet eden, iyilik yapan, dürüst olan, doğruyu söyleyen insanlık yerine, her daim yalan söyleyen, ufak bir menfaat için dolandıran, çıkarı için yapmayacağı şey kalmayan ucube bir varlığa dönüştü.
Zamanla kavramlar anlamsızlaştı. Her şey zevk, menfaat, öne geçme için yapıldı. Öz’den koparılan insan birer katil, birer cinsi sapık haline geldi. Sonra neden böyle? Diye sorgulamalar başladı.
İdamlar ve hadımlar yapılsın diye çözümler sunulmaya başlandı. Ancak bu bir çözüm olabilir mi? Sorunun kaynağı nedir? Diye sorgulama yapılarak çözüm aranmadı ve aranmıyor.
Toplumu ve insanlığı bu hale getirenler sorunun kaynağı kendileri değilmiş gibi, Batı ülkelerinde neden bu şekilde tecavüzler, sapıklıklar yapılmıyor diye işi saptırmaya başladılar.
Oysa Avrupa ülkelerindeki sapıklıklar, tecavüzler ve fıtrattan kopmalar çok daha fazla ve istatistiklerde bu oranlar görülüyor. Bizi fıtrattan saptıran Avrupa hayranları bizdeki oranları onların seviyesine çıkarmaya çalışıyorlar.
Sorun belli, çözüm de bellidir. Fıtratından uzaklaşan insanı tekrar fıtratına döndürmek, özüne çekmek için kötü etkenleri ortadan kaldırmak ve onun yerine iyi etkenleri idame ettirmek yapılacak en iyi çözümdür.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.