Toplumsal Travmalar!
6-7 Ekim olayları, Suruç ve Ankara patlamaları, 15 Temmuz Darbesi, Elazığ bombalama eylemi, Van bombalama eylemi ve en son Gaziantep bombalama eyleminde onlarca ölü ve yaralı.
Toplum yıllarca aralıklı olarak yaşanan bu tür terör olaylarından bıkmış durumdadır. Kısa sürelerle yaşanan yüzlerce ölümün ve yaralanmanın olduğu olaylarda Toplum psikolojik travmalar geçirdi.
Toplumun psikolojisi bozuldu. İnsanlar, cinnet geçirmiş gibi tepkisel davranır oldular. En ufak bir olay ve durumda İnsanlar karşı gördüğüne linç uygulayacak seviyeye geldiler.
Devlet aklı uzun vadeli düşünmek zorundadır. 1980 Darbesi ile Toplumun bir kesimi Devlete karşı Düşman hale getirildi.
Diyarbakır zindanlarında insanlara yapılan işkenceler ile gerek işkence görenler gerek işkence görenlerin çocukları ve yakınları Devlete kin kaptılar.
1980 sonrası belli bir kesimin yaşadıkları bir travmaya dönüştü. Bu travmanın sonucu sonraki yıllarda kendini gösterdi.
1990 ve sonrası yaşanan olaylar ve faili meçhuller toplumun belli bir kesiminde travmaya neden oldu. Toplumun belli bir kesimi Devlet’ten korkar ve çekinir hale geldi.
Derin Devletin bilinçli veya bilinçsiz geliştirdiği korku atmosferi toplumun belli bir süre sinmesine ve kabuğuna çekilmesine yol açtı.
Oysa ki fırsatını bulduğu zaman travma geçirip sinen toplum kesimi kinini kusacaktı. Devletine güvenmeyen ve her halde memnun olmayan bir kesim oluşmuştu.
Devlet bu yüzden günü birlik ve fevri hareketlerde bulunmamalıdır. Aksi takdirde bugün yaptığınız hareketin sonucu ileride karşınıza çıkmaktadır.
28 Şubat sürecinde yaşananların yanlışlığı ileriki zaman dilimlerinde ortaya çıktı. FETÖ’nün organize ettiği ve O gün için toplumun büyük bir kesimi tarafından onaylanan “Balyoz, Sarıkız v.s.” darbe planları adı altında yapılan tutuklamaların yanlışlığı bugün ortaya çıkmıştır.
28 Şubat sürecinde İslami kesime yönelik yapılan tutuklamalar, Aczmendi tarikatı olayları, Salih Mirzabeyoğlu tutuklaması gibi sanal durumların yanlışlıkları bugün ortaya çıktı.
Devlet bu tür süreçlerde vatandaşı karşına almış oldu. Aslında O gün için Derin Devletin etkisinden söz edebiliriz.
Bugün için Derin Devletin etkili olduğundan söz edemeyiz. O halde Devlet suçlu-suçsuz ayrımını iyi yapmalı, suça bulaşmamış vatandaşını karşısına almamalıdır.
Hukuk içinde kalarak dünün hatalarını tekrar etmemelidir. Dış Politikada “En az Düşman” ilkesini benimsemişken İç Politikada da “En az Düşman" ilkesi benimsenmelidir.
Belki de Sosyolog ve Psikologlar ile birlikte Toplum irdelendikten sonra Devlet tavır geliştirmelidir. Yaşadığımız Toplumun bir an önce huzura kavuşması dileğiyle Allah’a emanet olun.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.