Akıl Ve Felsefe Putçuları!
Batı, Bilimi ve Aklı Ortaçağ Avrupa’sının bağnazlığına karşı putlaştırmaya başladı. Bilime karşı duran ve buna Engisizyon mahkemeleri ile tepki veren dönemin Hıristiyan din adamları Rönesansı engelleyemediler.
Bağnaz Katolikliğe tepki olarak Akıl ve Bilim Putçuluğu olan Protestanlık mezhebi kuruldu. Rasyonalizm, Akıl ve Bilim ile Evrensel kaideler oluşturularak Modernizm çağı başladı.
Modernizm çağının evrensel kaideler oluşturmaya çalışması karşısında Post Modernizm; yerellik, Ulusallık kavramlarını ve esaslarını öne çıkardı.
İslam Dünyasında ise Ortaçağ Avrupası’ndaki karanlık çağ yaşanmadığı gibi İlim ve Akıl da putlaştırılmadı. Kur’an’i hükümler belirli çerçeve çizerken içtihatlar ile güncel konular açıklanmaya çalışılıyordu.
Batının felsefesinden etkilenen Müslüman Âlimlerden bazıları felsefenin girdaplarında boğulmaya başladı. Ancak sistematik olarak akıl ve felsefenin işlemesi için de çaba gösterildi.
İslam’ı hadisten tedrici olarak ayırmaya çalışan akılcılar tabiri caizse “Bel altı vuruşlar” ile gedik açmaya çalışıyorlardı.
Mevzu hadis, zayıf hadis tezleri ile işi tüm hadisleri inkâr etmeye götürdüler. Gerek senet, gerek metin yönünden belirledikleri mevzu hadisleri delil göstererek hadisleri yok etme cihetine yöneldiler.
Akıllarını putlaştıran birtakım zatlar hadisleri kendi akılları ile tartıp hadislerin güvenilir olmadığına kanaat getirip insanları da bu şekilde ikna etmeye çalışıyorlardı.
Kur’an’ı Kerim’deki “Niçin akletmez siniz?” ,”Tefekkür etmez misiniz?”, “Düşünmez misiniz?” şeklindeki ayet girişlerini kullanarak akıl yoluyla hadislere yorum getirilmesi gerektiğini söylediler.
Böylece her biri kendi akıllarına uyan hadisi kabul, uymayanı ret etmeye başladılar. Hâlbuki herkesin bakışı, zekâ düzeyi, algılaması farklı olduğu için kabul ettiği veya ret ettiği hadisler de farklı idi.
Sistematik olarak hadissiz İslam oluşturma gayretleri akıl putçuluğu ile yol alıyordu. Ancak hadislerin de bir İlmi metodu vardı. Hem senet hem de metin sistematik bir yöntem ile tahlil edilmiş idi.
Ravi zinciri de titizlikle incelenmiş ve kabul edilmiş idi. Buhari, Tirmizi, İbni Mace, Ebu Davud, Müslim, Nesei gibi Kutub-i Sitte müellifleri hadisleri metoduna uygun şeklinde incelemişlerdi.
“Hadissiz İslam” projesi akıl ve felsefe putçuluğu yapılarak gerçekleştirmeye çalışılıyordu. Zamanla bu iş gelip Kur’an’ı Kerime dayandı. Aklına tapanlar müteşabih ayetler üzerinden gedik açmaya çalışıyorlardı.
“Allah’ın eli”,”Allah’ın Kürsüsü” gibi müteşabih ayetler ile akıllarını karşılaştırıyorlardı. Felsefe ile işi bulandırmaya ve sulandırmaya çalışıyorlardı.
Müstekbirler içimizdeydi. Bizden dediğimiz kişiler içeriden bizi vurmaya çalışıyorlardı. Teorileri iyi olabilirdi. Ancak amelleri iyi olmadığı için en iyi ihtimal ile felsefe girdabında boğulacaklardı.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.