Veysi DEMİR

Veysi DEMİR

Dünyevileşme sorunumuz!

Dünyevileşme sorunumuz!

Mart ayının başında TÜİK’in yayınladığı 2017 yılına ait evlenme ve boşanma istatistiklerine göre: evlenen çiftlerin sayısı önceki yıla göre yüzde 4,2 azalırken, boşanmada ise yüzde 1,6 artma gerçekleşti.

Evet, bu rakamlar maalesef ülke olarak, maneviyatımızın, toplumun çekirdeği olan aile yapımızın gittikçe daha da kötüye gittiğini gösteriyor. Bunun sebepleri ve çözümü ile ilgili derinlemesine araştırmalar yapılmalıdır.

Evlenme oranında ilk üç sırayı bölge illerimiz Kilis, Adıyaman ve Şanlıurfa alırken; boşanmada ise ilk üç sırayı batıdaki gelişmiş illerimiz İzmir, Antalya ve Muğla aldı. En düşük boşanma oranının olduğu il Hakkari olurken; sırasıyla Bitlis ve Şırnak izledi.

Şimdi bu rakamlara baktığımızda, bölge illerimizin inanç ve geleneklerine daha sıkı bağlı olduklarından evlenme oranı daha yüksek ve boşanma oranının diğer illere nispetle düşük olduğunu görüyoruz. Maddi refah düzeyi daha yüksek olan illerimizde ise evlenme oranının düşük ve boşanma oranının yüksek olduğu görülüyor. Bu durumda bizi dünyaya dalma ve maddiyatın aslında mutluluk değil, huzursuzluk getirdiği sonucuna ulaştırıyor.

Madde ve maneviyat ile ruh ve cesetten yaratılmış insanoğlu fıtratı gereği bu iki dengeyi birlikte yürütmek zorundadır. İslam dışındaki din ve ideolojiler insanın tek yönü ile ilgilenmişlerdir. İnsana sadece maddi refah va’d ederken, manevi yönünü eksik bıraktıklarından insanda ve toplumda huzur ve mutluluk sağlanamıyor. Küresel emperyalizm ve dünya siyonizmi insanları İslam’dan ve fıtrattan uzaklaştırmak için bilinçli bir proje ile insanları maddiyata yönelterek onları tüketim çılgınlığı ve kültürel emperyalizmin esiri haline getiriyorlar. Bir taraftan insanı düşünmekten alıkoyarken, diğer taraftan onları İslam’dan uzaklaştırıyor ve maddiyata bağımlı gönüllü köle haline getiriyorlar.

Maddi refah seviyesine, muasır medeniyete ulaşmakla veya “batı değerleri” denilen ucube-kandırmaca hedefler ile insanlık teknolojinin ve maddiyatın kölesi haline getirtilip, adeta robotlaştırılıyor. Müslüman toplumlar ve nesillerde bu oyuna kanarak; sadece maddiyatı ve cesedi düşündüklerinde maddi kalkınma, refah düzeyi artan şahıs ve toplumların giderek din ve ananelerinden uzaklaşmaları mukadder bir hal alıyor. Lakin sonuçta bir kuş tek kanatla uçamayacağı gibi; ruh ve cesetten oluşan insanda tek yönlü beslendiği zaman, ruhu beslenmediğinde dengesiz beslenme misali; huzursuzluk ve bunalımlar ortaya çıkıyor. Ne şahıslar, ne aileler, ne de toplum olarak mutluluğu elde edemiyoruz ve etmemizde mümkün değildir. Fıtrat dini olan aziz İslam dini bizlerin hem beden hem de ruhumuzu besleyecek ve mutluluğu temin edeceğimiz reçeteleri Kur’an ve sünnette göstermiştir.  Buna rağmen nefsimize yenik düşerek sadece mal, makam, kariyer vs. dünyevi sıfatlara ulaşarak mutlu olacağımızı zannediyoruz. Ancak bu çıkmaz yol bize de, insanlığa da fayda vermez.

Öte taraftan İslam’a aykırı olan “ruhbanlık” tuzağı ile de ALLAH’ın helal kıldığı nimetleri kendimize haram kılarak; sözde ruhumuzu besleme yoluna gitmekte tam bir sapkınlık yoludur. Bunu yapanlar ALLAH’ın dinini ve şanlı elçisinin sünnetini terk etmişlerdir.

Bizler dünyevileşme tuzağına dikkat ederek, ruhumuzu ve maneviyatımızı ihmal etmeyelim. Aynı şekilde maneviyatımızı besliyoruz diye ruhbanca sapık yollara tevessül etmekten sakınalım. ALLAH’ın ve Resûlu’nun bizlere gösterdiği yolda, şeytani tuzaklara kapılmadan ihlasla yürümeye bakalım.

Yazımızı Rabbimizin bir ayetiyle bitirelim:

“Rabbimiz, bizi hidayete erdirdikten sonra kalplerimizi kaydırma ve katından bize bir rahmet bağışla. Şüphesiz, bağışı en çok olan Sensin Sen.” -Al’i İmran: 8-

Selam ve dua ile…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Veysi DEMİR Arşivi