İletişim ve Gösteriş!
İnsanlar çoğu zaman yediği yemek, gezdiği yurtdışı veya yurtiçi mekânlar ile diğer insanlara çoğu zaman caka satan, fiyaka atan, mental tatmin olan manevi tatmin araçlarına dönüşmüştür.
İnsanlar tarafından yapılan ve tamamen “Abesle iştigal” olarak tanımlanması gerekenler ben değerliyim arayışlarının bir sonucudur.
Silik ve sinik kişiliklerin, “güçlüyüm” ve “ben de varım” demek için sosyal medyada yapılan paylaşımlarla giderilmeye çalışılmaktadır. Bazen de sosyal paylaşımlar iktidar arayışı olarak da, karşımıza çıkabilmektedir.
Güç zehirlenmesine uğrayanların; rekabet ve psikolojik baskı aracı olabilmektedir ya da insanların içini dökme, dertleşme, rahatlama platformudurlar tüm bu sosyal paylaşım platformları.
İletişim çağında kurulması gereken iletişimler kurulmamakta, onun yerine sanal, sahte ve yanıltıcı iletişimler kurulmaktadır. İletişim çağı insanları, toplumdan aileden uzaklaştırıp giderek ferdileştirmiştir.
Bu çağ, tehlikeli bir çağdır. Fedakârlık, fiziki mekân paylaşımı, yardımlaşma ve yüz yüze sohbetin bitirildiği bir çağdır.
Bu çağda Allah’ın insana biçtiği rollerin; sılayı rahmin, hasta ziyaretlerinin, taziye ziyaretlerinin, Müslüman’ın bizzat eliyle yapılması gereken şeylerin; uzaktan komutla yaptırıldığı, sulandırıldığı bir çağda yaşıyoruz.
İnsanın insandan uzaklaştırıldığı, insanın insana durumunu yaşayarak ve görerek sorma yerine, sanal âlem üzerinden sorduğu bir çağı yaşamaktayız. Sevginin, sohbettin ve muhabbetin sanal ortamlar vasıtası ile bittiği ya da bitmeye yüz tuttuğu bir çağın fertleriyiz.
Gerçek ortamlardan uzaklaştık. Bayramlarımızı dahi, sanal ortamlarda kutlamaya başladık. Evlere gidip bayramlaşmak yerine, cep telefonumuzla bayram mesajı göndermeyi yeterli görüyoruz. Whatsapp programı vasıtası ile bir resim ve bir mesaj ile bayramı geçiştiriyoruz.
Sanal âlem ile yapılanlar, gerçekte yapılması gerekenlerin yerine geçmiş. Kandil gecelerinde saatler boyu mesaj göndermeye çalışanlar, zikir ve duadan geri kalmaktadırlar. İnsanlar; zikir yapacaklarına, dua edeceklerine, namaz kılacaklarına mesaj göndermektedirler. Gönderdikleri mesajlarla da görevlerini ifa etmiş sayıyorlar.
Bir tür tatmin aracı olarak görülen mesaj gönderme, aslında sanal bir duygudur. Aynı zamanda GSM firmalarını, zengin etme aracıdır.
Sosyal medya hastalığı, tüm dünya üzerine yayılmış durumdadır. İnsanlar, Allah’a gereği gibi kul olma endişesi yerine “Gelişmelerden haberdar olamama korkusu” İngilizcesi FOMO (Fear of Missing Out) olarak tanımlanan hastalığa kapılmış durumdadırlar.
İnsanlar, anlık olarak sosyal medyayı takip etmek zorunda hissediyorlar. Her an acaba ne oldu? merakı ve endişesi insanları tetikler. Bu da, Allah’a iman konusunda zayıfladığımızı bize göstermektedir…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.