Kurbanın Olayım!
Bir annenin biricik yavrusuna sıklıkla kullandığı bir söylem ve bu söylemi işledikçe çok daha kıymetli olduğunu göreceğiz.
Hayatta değer verdikleri için kullanılan, güzel ve o kadar da kıymetli bir söylem. Bir değerin karşısındakini kıymetlendirmesidir, ‘kurbanın olayım’ söylemi.
Hz. Âdem’in oğullarının Allah’a (C.C) sundukları kurban, Habil ile Kabil’in kurban sunuşları Habil’in kurbanının kabul edilişindeki içtenlik ve samimiyet, Kabil’in ise kurbanının kabul edilmeyişindeki samimiyetsizlik ve küçümseme.
Hz. İbrahim(a.s) ve Hz. İsmail (a.s) arasındaki kurban meselesi, hepimizce malum fazla detaya girmeden burada bizden istenen nedir sorusuna cevap arayalım;
“Babasıyla beraber yürüyüp gezecek çağa erişince: Yavrucuğum! Rüyada seni boğazladığımı görüyorum; bir düşün, ne dersin? dedi. O da cevaben: ‘Babacığım! Emrolunduğun şeyi yap. İnşallah beni sabredenlerden bulursun’ dedi. Nihayet her ikisi de (Allah’ın emrine) boyun eğip, İbrahim de onu (boğazlamak için) yüz üstü yere yatırınca ona, şöyle seslendik: “Ey İbrahim! Gördüğün rüyanın hükmünü yerine getirdin. Şüphesiz biz iyilik yapanları böyle mükâfatlandırırız. Şüphesiz bu apaçık bir imtihandır. Biz, (İbrahim’e) büyük bir kurbanlık vererek onu (İsmail’i) kurtardık” -Saffât/102-107-
Hz. İbrahim(a.s) için Hz. İsmail (a.s) Bir değerdi, bu değeri feda etmeliydi, çünkü değerini feda etmesini isteyen Âlemlerin Rabbiydi. O’nun istemesiyle bütün değerler feda edilmeliydi, feda edilme yolunda gösterilen teslimiyet, sonunda değerleri daha da kıymetlendirdi. Hem feda eden hem de feda edilen mükâfatını almıştı onlar için ve onlardan sonra gelen nesil için bir bayram olmuştu. Kısacası; kurban ibadeti, İbrahim’i duruşun ve İsmail’i teslimiyetin sembolleştiği bir ibadettir. Kurban, Allah yolunda infakın, cömertliğin, fedakârlığın ve takvanın bir nişanesi oldu.
Misaller doğrultusunda yaşadığımız hayat içerisinde bizden bu kadar ağır bir istemi bırakında, Kur’an’da belirtilen emirler doğrultunda ne kadar samimiyiz, sorguladığımızda söylemleri tamam ama icraatları askıda kalan bir bağlılıktan öteye gitmeyen bir samimiyet içerisinde değil miyiz? Bu teslimiyet bizim dünyalığımıza ufak bir zarar getirir diye, bildiğimiz yapılması gereken ne kadar çok emir ve yasakları kendimizce yumuşattığımızın farkında mıyız?
İşte burada Âlemlerin Rabbinin Kurban bayramı olarak bizlere hediye ettiği İbrahim’i duruşun ve İsmail’i teslimiyetin gösterimidir. Feda edilmesi gerekenler Allah’ın rızası için olduktan sonra, boşa gitmeyeceğinin dünyada da gösterilmesidir.
Feda edilmesi gereken her şeyin Allah’ın rızasını kazanmak isteyen kullarından olma dileğiyle Selam ve dua ile…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.