Sait Seyitoğlu

Sait Seyitoğlu

Yasin’in Kanı! Çukur sahiplerini boğdu!

Yasin’in Kanı! Çukur sahiplerini boğdu!

Tekrardan merhaba!  Hayırlı bayramlar…

Tarih 6-7 Ekim 2014 yılını Yani Kurban Bayramı’nın 3 ve 4.Gününü gösteriyordu. İki telaş vardı ülkede; aydınlığın dostları olan Peygamber Sevdalıları kurban etleri dağıtma, muhtaçlara akşam yemeğinde eti yetiştirme telaşında iken, karanlığın askerleri olan HDPKK’lılarda aylar öncesinden vahşetin alt yapısını oluşturmak için sokak sokak, kapı kapı, dolaşmış dağıttıkları broşür ve el ilanları üzerinden oluşturdukları algılarla dindarları ve özelikle de HÜDA PAR camiasını halka DAİŞ olarak lanse edip DAİŞ’ten daha vahşi daha barbar bir şekilde tarihten silip bölgenin tek hâkimi olma hesabını yapmaktaydılar.

Evet, pusuda bekleyen yarasalar, ağababalarının yanından dönen Selahattin Demirtaş’ın çağrısıyla sokaklara dökülerek, aç kurtlar ve leş kargaları gibi dindar avına çıktılar.

28 Aralık 2012 de başlattıkları sözde barış süreciyle solucan iken timsaha dönüşen ve o güç sarhoşluğuyla gözleri kandan başka bir şey görmeyen kopuk it sürüleri, hiçbir şeyden haberi olmayan muhtaçlara ulaştıracakları etlerin adeta sevinçten uçan Yasin ve arkadaşlarını bir binaya sıkıştırarak zombiler gibi saldırarakparçaladılar.

Yasin; Peygamber Sevdalıları’nın kollarında büyüyen nadide, nazik gülü, narçiçeği, Yasin Suresi’ndeki Habibe-i Neccar kadar masum, Bûruc Suresi’ndeki Ashabı-Uhdud’taki bilge genç kadar zeki, Yasin! İbrahim’in İsmailli kadar civan mert…

Ey hayali Yasin, davası Yasin, kendisi Yasin olan Yasin’im! Rabbin sana ne büyük lütufta bulundu Yasinim.

Yasin ve arkadaşları ruhlarını Rabbul-âlemine teslim ederken insan şeklinde çıkan o zombiler adına Rabbinden utanıyorlardı. Yer, gök, arşı âlâ ve melekler onların bu haline ağlarken, Zuntikam olan Allah sadece mühlet veriyordu.

6-8 Ekim olayları tarihte kara vahşet olarak yerini alırken vitrinde barış, arka perdede ise kan ve gözyaşı olan süreç sona erdi.

Gün döndü, devran döndü ve Yasin’in kanı! Çukur sahiplerini boğdu!

Bu vahşi yaratıklar tehdit,  şantaj ve kanla güçlerine güç katıyorlardı. Hızlarını alamadılar halkın evlerine, sokaklarına, mallarına ve çocuklarına el koyarak barikatlar kurup çukurlar kazdılar. Yaktıkları sözde özgürlük ateşi onları çepe çevre kuşattı, kimisini helak etti ve kimisinin son çırpınışları oldu.

Ama sen ey Yasinim iyilik meşalesi oldun! Paslı kalplere merhem, muhtaçların tebessümü, imanlı gençlerin hayali, çocukların eğitim yuvası oldun. Bir idin milyon oldun. İyilik ve seferberliğin adı olsun, 21. Asırda İbrahim’in İsmaili oldun…

Evet, Yasinim şehadetinin yıl döneminde şairin dediği gibi…

Lanet olsun şehitlere kıyanlara, vahşice yakanlara…

Lanet olsun itleri sokaklara salanlara, eli kanlı baronlara…

Lanet olsun vahşeti görmeyip, iftira atanlara…

Ve lanet olsun hakka düşman olup, batıl için yazanlara…

Selam ve dua ile…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Sait Seyitoğlu Arşivi