Akılsız Dost!
Bir de haddini bilmeyen, çevresini şekillendirmeye çalışan akılsız dost, fayda yerine çok çok zarar verir. Düzeltme yerine bozar, toparlama yerine dağıtır.
Eğer Dini, Milli ve İnsani bir Davanızın olduğunu iddia ediyorsanız; Hissiyatınızla değil, toplumsal düşünmek zorundasınız. Davanızı güçlendirmek ve kabul ettirmek için ortak ve yapıcı bir dil kullanmalısınız. Davet edici ve toparlayıcı olmalısınız. İkna edici delillerle ve üslupla, haklılığınızı kabul ettirmeli ve geniş kitlelerin desteğini kazanmaya çalışmalısınız. İnsanları davanıza kazandırmalı veya davanızı halka mal etmelisiniz.
Sizin gibi olmayanları suçlayarak, ayrıştırarak, sizin üslubunuzu kullanmayanları aşağılayarak, partizanlık yaparak, Ukalalık yapıp bilgiçlik taslayarak, ağzında küfür ve hakaretlerle... Ancak kendinizi düşürür, savunduğunuzu sandığınız ‘davanıza’ en büyük ihaneti yaparak en büyük zararı vermiş olursunuz...
“Kardeşsiniz, birbirinize merhametle davranın, birlik olun, topluca Allah’ın dinine sarılın; Hikmetle ve sözün en güzeliyle davet edin…” Diye emrettiği Kur’an’a davet ve uyma iddiasında bulunan Müslümanların çoğu, topluma ve Müslüman kardeşlerine karşı, suçlayıcı ve ayrıştırıcı bir dil kullanmaktadırlar. Bu yüzden bin bir parçaya bölünmüş, emperyalist şeytani güçlerin ayakları altında inim inim inlemektedirler.
Milliyetçilik davasında olduğunu iddia eden birileri de, adına mücadele ettiği halk ve değerler adına insanları ortak paydada birleştirmeye çalışmaları gerekirken, ideolojik veya nefsani davranarak dağıtıyor bin bir parçaya bölüyor. Bu hastalığın daha çok bulunduğu Müslüman ve Kürtlerin perişan hali ortada. Kur’an’a uyarak kardeş olan bir ümmet; Adalet, kardeşlik ve çalışkanlığıyla dünyaya örnek ve rehber olurdu. Aralarındaki şiddet ve ayrışmalara sebep olan zehirli dili terk edecek Kürtler, şimdiye kadar on beş defa bağımsız ve özgür bir devlet kurabilirlerdi. Yani Müslüman halklar ve Kürtler en büyük zararı, kendi içlerindeki ayrıştırma ve kırıcı dilden görmektedirler.
Üslup, hedefe götüren yoldur. Eğer üslubunuz yanlışsa, yanlış hedeflere varırsınız. Doğru hedef için doğru üslup kullanmalısınız. Doğru ve ilmi verilerle konuşmalısınız. Ayrıştırmamalı, toparlayıcı olmalısınız. Ayrıştırma, Kin, şiddet, küfür, ego, bencillik, riya… Ancak sizi küçük düşürür ve davet ettiğiniz şeye zarar verir. Eğer gerçekten bir davanız varsa ve eğer gerçekten bu davada samimi iseniz, böyle zaaflarınız varsa bile, kendi davanız için bu zaaflarınızı terk etmelisiniz. Oysa düşük karakterli insanlar, arkasına gizlendikleri güç/dava arkasında, çevrelerine kin kusarak, hakaret ederek pis egolarını tatmin etmeye çalışırlar.
Allah (cc) kendi resulünü, azmış olan Firavunu gönderirken bile, Hikmetle ve sözün en güzeliyle hakka davet etmesini istiyor. "Ona yumuşak söz söyleyin. Umulur ki öğüt alır veya saygı duyar.” Taha/44
“Sen, Rabbinin yoluna hikmet ve güzel öğütle çağır ve onlarla en güzel şekilde mücadele et! Rabbin, kendi yolundan sapanları en iyi bilendir ve O, hidayete erenleri de çok iyi bilir.” Nahl/125
“Allah'tan gelen rahmet sayesinde onlara yumuşak davrandın. Eğer kaba ve katı kalpli biri olsaydın etrafından dağılıp giderlerdi. Artık onları affet. Onlar için bağışlanma dile. Yapacağın işlerde onlara danış. Karar verdikten sonra da artık Allah'a tevekkül et…” Al-i İmran/159
Eğer gerçekten bir davanız varsa ve sizin egonuzdan daha önemliyse, bu ayetlere uymalısınız. Daracık nefsiniz kızsa bile, küfürlü ağzınızı temizlemeli ve davanıza fayda sağlayacak güzel bir üslup kullanmalısınız…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.