Değişim, Ama Nasıl Bir Değişim?
Seçim sonrası doğal olarak Ana muhalefet partisi CHP’de ‘Değişim’ tartışmaları artmaya başladı. Ama gördüğümüz kadarıyla müspet bir değişimden ziyade, koltuk kavgası yapılmaktadır. Dün “Baba oğul gibiyiz” diyen siyasiler, bugün birbirlerinin ayağını kaydırmaya çalışıyor.
Atatürk’e nispet edilen CHP, 1950’ye kadar devletin yegâne sahibi olarak her şeye hükmetti. Görünürde çok partili olarak girilen 1946 seçimlerinde, ‘açık oy gizli tasnif’ ucubesiyle, CHP seçimin galibi gösterildi. Ancak 1950 seçimlerinden sonra CHP, halktan itibar görmedi. 1970’lerde partinin başına geçen Ecevit’in ‘Halkçı’ ve inançlara saygılı görünümü, seçimlerde iki defa birinci parti olmasını sağlamıştır. Yoksa CHP’nin tekçi, ideolojik, baskıcı, kendini efendi ve devletin sahibi gören şımarık tavrı, çıkar ve ideolojik bağımlıları dışında halkta itibar görmemektedir. Halkın inancına, kültür ve değerlerine yabancı bu kesim % 25 civarlarında kilitlenmiştir.
Klasik CHP ideolojisiyle halktan destek görmeleri mümkün görünmüyor. Son zamanlarda gittikçe zorlaşan hayat şartlarına, zamlara, mevcut hükümetin yıpranmasına rağmen seçimde başarılı olamamaları da bunu göstermektedir. İktidardan umudunu kesenler bile, Sol kesimin inançlara hürmetsizliği, saldırganlığı ve ‘hesap sorma’ tehditleri karşısında, ‘Ehveni şer’ olarak iktidarı tercihe itmektedir. Halktan itibar görmek ve iktidar olmak isteyenler öncelikle kendilerini düzeltip, halkın inanç ve değerlerine saygı gösterip; halkın derdiyle dertlenip, sorunlarına ciddi bir şekilde eğilmek zorundadır.
CHP Parti Başkanlığı koltuğuna oturacak şahsın isminden ziyade; partinin amacı, halka yaklaşımı ve izleyeceği yol önemlidir. “Cumhuriyet, laiklik, Kemalizm…” sloganlarıyla muhaliflerine saldırma yerine, halkın sorunlarına eğilip hukuk ve ekonomide sosyal adaleti sağlayacak öneriler sunmalıdır. Halkı tek tipleştireceğine, halkın farklılıklarına saygı duymalıdır. Irk, dil ve inanç ayırımı yapmamalı ve bunların haklarını savunma güveni vermelidir. Kendilerine oy vermeyenleri suçlama ve aşağılama yerine, kendisiyle yüzleşip özeleştiri yapmalıdır. Başörtüsüzü savunduğu kadar, başörtülünün de hakkını ve şahsiyetini savunmalıdır. Hiç kimse inancı, dili ve milliyeti için farklı muamele görmemelidir. CHP veya başka partiler, ancak bu inanç ve yollarla halkın desteğini alabilirler. Ve Kemal Kılıçdaroğlu, eksikliklerine rağmen bunu yapmaya çalışmış ve büyük oranda başarı sağlamıştır.
Her kesimle diyaloğa giren ve olumlu mesajlar veren Kılıçdaroğlu, sağcı ve muhafazakâr denilen beş partinin desteğini alarak büyük başarı göstermiştir. Ancak partinin geçmişi, günümüzde de bazı partililerin ideolojik ve saldırgan tavırları, tehditleri, güven vermeyişleri, istenilen başarıya mani olmuştur. Kemal beyin yerine gelecek Kemalist biri partisini % 25’e mahkûm ederek, partisine ve Türkiye halkına büyük zarar verebilir. Oysa halka açılan Kılıçdaroğlu, % 47’ye ulaşarak büyük bir başarı sağlamıştır. Ayrıca rakibi Erdoğan’ı yorarak, enerjisini tüketmiş ve bir sonraki seçime onsuz girebilecektir. Bir sonraki seçimde kazanmayı büyük oranda garantilemiş gibi görünen Kılıçdaroğlu’nu diskalifiye etmek doğru olmasa gerek. Eğer seçimi kazanmak istiyorsanız, ondan daha iyisini başa geçirmeniz gerek. Yoksa % 25 ile muhalefete devam edersiniz.
Her şeyin Hak ve Halk için olması dileğiyle…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.