Eğer Dürüst Ve Samimiyseniz!
Eğer Allah’a inanıyor ve seviyorsanız!
Eğer kendinizi ve ailenizi seviyorsanız!
Eğer kendi milletinizi ve İnsanlığı seviyorsanız!
Eğer Adalet, Barış, Huzur ve Emniyet istiyorsanız… Ve eğer kendi iddialarınızda samimi iseniz! Allah rızası ve kendiniz için:
Her şeyden önce Doğru, Dürüst, Adaletli, Merhametli, Sorumlu… Olmalısınız ve olmak zorundasınız. Okumalı, çalışmalı ve yapıcı olmalısınız. Bunlar da öyle kuru iddialarla ve laf gevezeliğiyle olmaz. Sevdiklerimiz, yakınlarımız bile yaşam belirtileri vermeyince ‘ölü’ diye kendi ellerimizle toprağa gömeriz. Bu insani erdemlere de herkes sahip olduğunu iddia eder ama maalesef ki, çoğunun hayatlarında emaresi görülmez. İddia ettiğimiz ve arzuladığımız bu erdemleri hayata uygulamayınca da, bu gün yaşadığımız olumsuzluklara sebep oluruz. Şikâyetçi olduğumuz olumsuzlukların yok olması ve arzuladığımız güzelliklerin oluşması için kendimizden başlayarak, bu erdemleri hayata taşımamız gerekir. Bunun için de önce kendimizi sorgulamalı ve düzeltmeliyiz.
Doğruluk: Müminlere göre Allah’ın rızasına, yaradılışa ve hayat rehberi Kur’an’a göre yaşamaktır ki, aşağıda sıralayacağımız erdemleri kapsamaktadır. Ateist, deist fıtratını bozmamış tüm insanların kabul edeceği görüşe göre de insanca yaşamaktır. Yalan, iftira ve başkalarına haksızlıktan sakınmaktır. Irkçılık, mezhepçilik, partizanlık, cinsiyet… Farklılıkları yüzünden insanları ayrıştırmamak, zarar vermemek ve çatışmaya tahrik etmemektir. Söz ve icraatlarında zarar vermemek, bilakis faydalı olmaktır. Şeyh, parti, örgüt ve ideolojilere esir olmamaktır…
Dürüstlük; Tutarlı ve ilkeli olmaktır. Söylediklerinde samimi olmak ve bunu göstermektir. Kendisi için istediğini başkaları için de istemektir. İstediği Adalet, Doğruluk, Merhamet, Yardımseverlik… Erdemlerini bizzat yaşamak ve göstermektir. Şikâyetçi olduğu ırkçılık, Adaletsizlik, partizanlık, cimrilik, dedikodu ve haksızlıkları yapmamaktır. İyilikte ve kötülükte taraf gözetmeden aynı tavrı takınmaktır. Muhalifleri için yanlış gördüğü, eleştirdiği şeyleri, kendisi ve taraftarları için de aynı şekilde yanlış görüp eleştirmektir. Muhaliflere gösterdiği tepkiyi, kendi parti ve liderine de göstermektir.
Doğru ve Dürüst olmayanın zaten diğer iddiaları hile ve aldatma olur. Ancak Doğru ve Dürüst insanlar Adalet sahibi olabilirler. Adalet de, taraf gözetmeksizin herkese hakkaniyetle davranmak ve hakkını vermektir. Şahıs ve isimleri değil, Hak ve Hukuku ölçü almaktır. Hak ve Hukuku, şahıs ve taraflara göre değil; şahıs ve tarafları Hak ve Hukuka göre değerlendirmektir. Taraf ve yakınlığına, ırk ve partisine bakmaksızın; yanlış, herkes için yanlıştır. Doğru, herkes için doğrudur. Kur’an’ın ifadesiyle: Şahsımızın, ailemizin, ırkımızın, partimizin… Aleyhinde bile olsa, Hak ve Adaletten ayrılmamaktır. Bize muhalif bile olsa, karşıtlarımızın Hak ve Hukukuna saygı göstermektir.
Vicdan ve Merhamet, insanı yanlıştan alıkoyan ve doğruya yönelten hasletlerdir. Irka, renge, cinsiyete bakmaz. Tekmelenen kediye, taşlanan köpeğe… Acıdığı gibi, ırk ve rengine bakmaksızın gördüğü ve duyduğu bütün acıları yüreğinde hisseder ve tepkisini gösterir.
Başkalarını suçlayıp kendimizi sorumlu hissetmediğimiz ve sorumluluğumuzun gereğini yerine getirmeye çalışmadıkça hiçbir şey düzelmez. Öncelikle kendimizi sorgulamalı ve düzeltmeliyiz. Bir baba, eş, kamu görevlisi, işçi, sanatkâr, doktor, öğretmen, siyasetçi… Olarak görevimizi layıkıyla yapmalıyız…
Ne ezen ne ezilen; haksızlıkların ve çatışmaların olmadığı; huzur ve barış içinde adil bir yaşam istiyorsanız, asgari olarak bu erdemlere sahip olmalı ve yaşatmalısınız. Irkçılıkla, partizanlıkla, birbirimizi suçlayarak ve itham ederek ancak ayrışmalara, çatışmalara ve yoksulluğa sebep oluruz…
Hayatın merkezinde insan var. İnsan düzelmeden hiçbir şey düzelmez. Onun için öncelikle insanın düzelmesi lazım ve buna herkes kendinden başlamalıdır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.