Oysa sizi okutan, yetiştiren, bugünlere gelmenizi sağlayan öz be öz ebeveynlerinizdir.

        Bir ev sohbetinde iki arkadaş, ortak ticaretlerini anlatıyorlardı. Fazla bir beceri ve sermaye gerektirmediğinden peynir satmaya karar vermişler. Gülerek anlatıyorlardı:

        “10 liraya aldığımız peyniri 2 lira kârla 12 liradan satıyorduk. Ama mal bitiminde yaptığımız hesaplarda hep zararlı çıkıyorduk. Birbirimize güveniyor, birbirimize karşı yanlış yapmadığımızdan emindik. Ama sürekli zarar ediyorduk. Matematiksel hesaplara göre 10 liradan aldığımız 100 kilo peyniri 12 liradan sattığımızda, 200 lira kâr etmemiz gerekiyordu. Ama hiçbir zaman sermayemizi çıkaramıyor, üstelik 100-200 lira zarar ediyorduk. Sermayemiz bitecek ama utancımızdan birbirimize de bir şey söyleyemiyorduk. Nihayet aynı işi yapan bir arkadaş bizi uyardı. Meğer kova içinde sulu aldığımız peyniri, tezgâha serdikten sonra suyu süzülüyor ve yaklaşık üçte bir fire veriyormuş. 100 kilo aldığımız peyniri meğer 70 kilo olarak satıyormuşuz. Böylece kâr beklerken hep zarar ediyormuşuz.”

        Galiba hükümetler de emekliye aynı muameleyi yaparak, sürekli olarak suyumuzu süzüyor. Sözde eşit zam yapıyor, “enflasyona ezdirmeyeceğiz” diyor. Ama biz emeklilerin maaşları sürekli geriliyor, alım gücü azalıyor ve ücretlerimiz çalışanların çok gerisinde kalıyor. Defalarca yazdım ve kendi üzerimden gerçek rakamlarla açıkladım. 2006’de tavan prim üzerinde emekli olurken, kıdemli bir devlet memurundan % 25, düşük memur maaşından % 50 daha fazla maaş alıyordum. Her altı aydı bir yapılan zamlarla bu oranlar tersine çevrildi ve şu an aynı arkadaşlar benden % 70-80 fazla maaş almaktadırlar. Emekli olurken yaklaşık 3 asgari ücrete tekabül eden maaşım şu an asgari ücretin biraz üzerinde…   

        Asgari ücrete ve çalışanlara yapılan zamlara elbette taraftarız ve destekleriz. Ücretler arasında farkın azaltılmasını ve dengeyi destekliyoruz. Ama bazı iyileştirmeler yapılırken, emeklinin unutulmasını, önemsenmemesini ve mağdur edilmesini kabullenmek mümkün değil. Bizden düşük ücretlilerin maaşlarına zam yapılmasını ve bizim seviyemize getirilmesini destekleriz. Ama bize verilen düşük oranlarla maaşlarımızın çok geride bırakılması, ahlak ve adalete sığmaz. Aynı maaşı aldığımız arkadaşlar, şu an 2 katımız maaş almaktadırlar. Benimle aynı şartlarda yeni emekli olacak biri 25 bin civarında maaş alırken, ben 11.800 almaktayım. Bu fark ve uçurum neden? Emekli olduğumuzda 3 katını aldığım asgari ücretle maaşım aynı seviyelere gelmiş ama o gün benden 6 bin lira fazla alan vekil şu anda benden 62 bin lira fazla almaktadır. Şuan aynı maaşı aldığım en düşük memur maaşına % 87 zamla 22 bin lira maaş sözü verilmiş. Tabi piyasa ve enflasyon bu rakamlara göre yükselecek. Ama aynı maaşı alan emekliye verilecek % 25-30 zamla, maaşları arasına 6-7 bin lira ayırım yapılacak. Ve emeklinin alım gücü otomatikman yarı yarıya düşecek. Birkaç yıl önce iyi maaş alan emeklinin maaşı, artık kira, doğal gaz ve aylık sabit giderlere yetmeyecek. Bu çifte standart akıl, vicdan ve adalete sığar mı?

        Sorun uygulanan sistemden kaynaklanıyor. Peynir meselesi gibi, emekliye verilen zamlarda da süzülen su gibi bir aksaklık veya yanıltma var. Özellikle % olarak verilen zamlar, ücretler arasında farka ve adaletsizliğe sebep oluyor.

        Ey hükümet! Velinimetin olan emeklileri görmezden gelmemelisin. Mağduriyetler önlenmeli, verilecek zamlarla ücretler arasında denge sağlanmalıdır.   

        Ey sendikalar! Varoluş sebebiniz olan görevinizin gereği olarak sorumluluğunuzun gereğini yapmalısınız.

        Ey emekliler! Maalesef ki bu sistemde güçlü olan ve çok bağıranlar dikkate alınıyor. Evet yorgunsunuz, küskünsünüz, hastalıklarla uğraşıyor ve zor durumdasınız. Ama itiraz etmez ve bağırmazsanız, ne yazık ki şahit olduğunuz gibi en yakınlarınız bile sizi unutur ve ilgilenmez. O yüzden ses verin ve sesinizi duyurmaya çalışın.

        Ey Hükümet! Adalet, Vicdan, Anayasanın ‘eşitlik’ ilkesi ve “Emeklileri enflasyona ezdirmeyeceğiz” sözünüzün gereği, aynı maaşı aldığımız en düşük memur maaşına vereceğiniz zammın aynısını biz de istiyoruz.