İhsan Pınar

İhsan Pınar

Hangisi Doğru?

Hangisi Doğru?

İçinde bulunduğumuz garabeti görüyoruz. Herkesin ağzında barış, ama kavgayı yaymak ve kızıştırmak için elimizden geleni yapıyoruz. Bilgi sahibi olmadan, bir fikrin en uç noktasında görünmeye can atıyoruz.

        Araştırmıyoruz, farklı sesleri dinlemiyoruz, muhaliflerimizin isminin zikredilmesine tahammül göstermiyoruz, doğru-yanlış hesabı yapmıyoruz, geçmişten ve yaşananlardan ders almıyoruz, sonucu kestirmiyoruz; Akıl ve vicdandan uzak söylentilerle kin ve nefreti yayıyor ve kavgaya malzeme taşıyoruz…

        Devlet: Hiçbir devletin kendi sınırları içinde silahlı unsurlara, cadde ve sokaklarda hendekler kazılmasına ve toplumsal huzurun bozulmasına müsaade etmeyeceğini; kendisinin de güveni sağlamakla sorumlu olduğundan toplumsal huzuru tehdit eden silahlı unsurlara müdahale ettiğini söylüyor…  

        PKK: Devletin operasyonlarına karşı kendilerini savunduklarını ileri sürüyor…

        HDP Eş başkanları: İlk önceleri, Öz Yönetimi savunduklarını ama hendek kazılmalarını tasvip etmediklerini açıklamışlardı. Ancak daha sonra, hendek kazılmasını destekler açıklamalarda bulundular…

        İşin içinde olanların açıklamaları böyle; bir de her şeyi daha iyi bilen, kraldan çok kralcılar var…

        Arkadaş: konuştuğu yaşlı bir amcanın, hendekleri güvenlik güçlerinin kazdığını söyleyince, “Peki asker ve polisleri kim öldürüyor” diye sorduğumda, “asker ve polisler birbirlerine sıkıyorlar, bu arada kalan siviller de ölüyor” dedi.

        Diyar-ı Bekir’de konuştuğum çok akıllı! Biri: Tarihi değeri olan Sur ilçesinde kimsenin gayrı menkulünü satmaya yanaşmadığından, HDP ile devletin Sur ilçesini boşaltmak için anlaşmalı bir savaşı başlattıklarını söylüyordu.  

        Konuştuğum bir diğer akrabam: PKK ve HDP’nin hendekleri kapatmak istediğini, ancak asker ve polisin buna müsaade etmediğini söylüyordu.

        Geçen gün de konuştuğum biri: Avrupa Birliğine girmek isteyen Türkiye’nin nüfusu Avrupa ülkelerini korkuttuğundan AB, Türkiye’ye nüfusunu azaltma şartını koşmuş. Türkiye’nin de nüfusunu azaltmak için operasyonlara başladığını söylüyordu.

        Ne kadar çok insanla konuşursan, o kadar farklı görüş dinlersin. Çoğu kimse de “bu benim görüş ve kanaatim” demiyor. Kendinden emin bir tavır ve dik kafalıkla “böyledir, ben gerçeği söylüyorum” diyor.

        Ama biz, canımızı yakan, şehirlerimizin harap olmasına ve insanlarımızın ölümüne sebep olan bu şiddet sarmalının iyi bir şey olmadığını görüyoruz. İnsani değerlerin katledildiği, halkın kan ve gözyaşlarının akmasına sebep olan bu kavganın hiçbir yararının olmadığını görüyoruz.

        Kim, bu sonuçtan ne bekliyor? Özerklikse, Öz Yönetimse… Yol ve yöntem bu değil. Bu yöntem, Öz Yönetim ve barışın yolu olmadığı gibi; bütün bir halkın kaderini belirleyecek hayati bir karar, bir tek parti ve örgütün insiyatifinde olamaz. Her kafasına esenin güçlü olduğu yerlerde “Öz yönetimini”(kendi iktidarını) ilan etmesinin doğuracağı kargaşalığı tahmin etmek güç olmasa gerek. İstanbul’a kadar gittiğinizde her köy, kasaba ve şehrin “biz Öz Yönetimimizi ilan ettik. Bizden izin almadan ve verginizi ödemeden bizim topraklarımızdan geçemezsiniz” deseler ne olur. Yarın mahalleler Öz Yönetim ilan ederek, merkezi ve yerel idareyi tanımadıklarını söyleseler sonuç ne olur. Gaye bir arada, barış ve Adalet içinde yaşamak mı? Yoksa kabile dönemine dönmek midir? 

        Eğer gaye demokratik yönetim şekilleri, Kürt halkının hak ve hukuku veya Türkiye’nin demokratikleşmesiyse; kazanılan 80 vekil ve iktidar ortaklığı için yakalanan fırsatla, bunların çok daha fazlası ve çok daha kolay bir şekilde sağlanabilirdi.

        Okumalıyız, araştırmalıyız, birbirimizi ve özellikle muhaliflerimizi kendi ağızlarından dinlemeliyiz, muhalefete tahammül göstermeliyiz. Kavga ve ölümlerin hiç birimize faydası olamaz.  

      Kendi elimizle hayatı cehenneme çevirmeyelim. Ya hep beraber bir arada barış içinde insan gibi yaşamayı başaracağız; ya hep beraber yok olacağız…

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İhsan Pınar Arşivi