İhsan Pınar

İhsan Pınar

Hayat Rehberimiz Kur’an’dan Dersler!

Hayat Rehberimiz Kur’an’dan Dersler!

        -Hani İbrahim “Rabbim, bana ölüleri nasıl dirilttiğini göster” demişti. Allah, “Yoksa buna inanmıyor musun?” deyince İbrahim, “Elbette inanıyorum. Fakat kalbim kesin kanaat getirsin -mutmain olsun- diye bunu görmek istedim ” dedi.   

        Bunun üzerine Allah buyurdu ki, “Öyleyse 4 kuş tut, onları kendine alıştır –incele, sonra kes ve parçalarını farklı dağların başına koy ve sonra onları çağır! Koşarak sana geleceklerdir.

        İyi bil ki Allah, üstün, mutlak galip ve hikmet sahibidir.   -El Bakara: 260-

        Bu ayetten neler anlıyoruz ve çıkarabileceğimiz dersler:    

        Gerçekleri algılamanın farklı aşamaları vardır.

        1 – İlmel yakin: İlmi olarak, haber ve okuyarak öğrenilen gerçekler…

        2 – Aynel Yakin: Görerek öğrenilen gerçekler…

        3 – Hakkel yakin: Her şeyi ile bilmek, vakıf olmak: yaşamak… İle bilinen gerçekler.

        Hakkel yakin, her şeyi tüm hakikatıyla bilmek biz insanoğluna aşar ama ilmen bildiğimiz ve inandığımız gerçekleri görmek de her insanın arzuladığı ve merak ettiği bir gerçektir.  

        Bazen aklın kabullendiği bir gerçeğe karşı kalp mutmain olmayabiliyor. Mesela akıl, ölen birinin sana zarar veremeyeceğine inanıyor; ama kalp bundan mutmain değil ve ölü biriyle yalnız kalmaya tahammül göstermiyor. Ve hayatın gerçeğinde de özellikle geceleri mezarlıklardan geçilmekten çekiniliyor.

        İşte insan hem aklının, hem kalbinin mutmain olmasını istemektedir. Ve özellikle tekrar dirilme ve ahiret hayatı, her zaman için insanların merak konusu olmuştur. Hz. İbrahim bir Peygamber olduğu halde, yine de kalbinin mutmain olması için Allah’ın tekrar yaratma kudretini gözleriyle görmek istemiştir. Yani ilmi olarak inandığı ve inancında hiçbir tereddüt olmadığı halde, gözleriyle görerek olaya şahit olmak istemiştir.    

        Bu ayette ve bir önceki 259. Ayette, ıssız ve viraneye dönmüş bir kasabaya uğrayan adamın ve Ashab-ı Kehf’in döneminde de Allah (cc), insanların bu merak ve şüphelerini gösterdiği mucizelerle gidermiştir.   

        İman, akıl ve gönül işidir. Akıl ve gönül tatmin olmadan, iman harekete geçmez. Akıllı! Okumuş, profesör olmuş birçok insanın iman etmemesi, gönüllerinin başka şeylere bağlı ve meyletmesindendir.    

        Hz. İbrahim ve Hz. Musa Peygamber oldukları halde, Allah’ın kudretine şahit olmak istediler. Biz de bizim gibi insanların şüphe ve tereddütlerini gayet sakin ve olgunlukla karşılamalıyız. Hakaret ve iftira içermedikçe, insanlar çok rahat duygu ve düşüncelerini bizimle paylaşabilmelidirler. “Ben Allah’a inanmıyorum” sözü, bizi üzer ama bizi asla öfkelendirmemelidir. Bu insanların samimi duyguları münafık ve iftiracıların tavırlarından çok daha değerlidir.  

   Bize düşen, bir öğretmen, bir doktor gibi böylelerine yardımcı olmak: İlmi ve akli delillerle onları ikna edebilmektir. Ve ilmel yakinden aynel yakine ulaşabilmek hepimizin arzusudur. Ama öncelikle taklidi İmandan, tahkiki imana ulaşmaya gayret etmemiz gerekmektedir.

        Unutmayalım! Akıl ve kalp ikna olmadan İman harekete geçmez ve fayda vermez. Yanlış bir insanın doğru bir sözüyle bitirelim. “İnsan, inandığı kadar davasına yardımda bulunur”…  

 - Mallarını Allah yolunda infak edenlerin- harcayanların durumu, her başağı yüz taneli yedi başak veren bir tohum tanesine benzer. Allah dilediğine kat kat fazlasıyla verir. Allah her şeyi bilir ve lütfu çok geniştir. El Bakara – 261

        - Mallarını Allah yolunda infak ettikten sonra sadakalarını başa kakmayan ve onur kırıcı incitici davranışlarda bulunmayanlar, sadakalarının mükâfatını Allah katında alacaklardır. Onlar için bir korku olmayacak ve mahzun da olmayacaklardır. -El Bakara: 262- 

        - Tatlı bir söz ve bir kusur bağışlamak, arkasından eza – minnet- edilecek sadakadan daha hayırlıdır. Allah’ın hiçbir şeye ihtiyacı yoktur ve Halimdir. -El Bakara: 263-

        - Ey İman edenler! Tıpkı Allah ve Ahiret gününe inanmadıkları halde başkalarına gösteriş olsun diye mallarını harcayanlar gibi, sadakalarınızı başa kakmak ve gönül kırmakla boşa çıkarmayın. Böylelerinin hali, sağanak halindeki bir yağmura tutulunca çırılçıplak kalan toprakla örtülü bir kayaya benzer. Böyleleri yaptıkları iyilikten hiçbir fayda görmezler. Allah kâfirler topluluğunu doğru yola iletmez. -El Bakara: 264-  

        - Mallarını Allah’ın rızasını elde etmek ve gönüllerindeki imanı pekiştirmek için harcayanların durumu da yüksekçe bir tepedeki bol yağmur alarak ürünlerini iki kat veren ve bol yağmur görmese de mutlaka çisenti gören verimli bir bahçe gibidir. Hiç kuşkusuz ne yaparsanız, Allah hepsini bilir. -El Bakara: 265-

        - Ey iman edenler! Kazandıklarınızın ve sizin için yerden çıkardığımız mahsullerin iyi ve temiz olanlarından Allah yolunda sarf edin. Sakın kendiniz göz yummadan alamayacağınız bozuk ve bayağı şeyleri vermeye kalkışmayın. İyi bilin ki Allah’ın hiçbir şeye ihtiyacı yoktur ve övülmeye layıktır. -El Bakara: 267-

        - Şeytan sizi fakirlikle korkutup cimriliğe ve kötü işlere teşvik eder. Allah ise kendi katında bir bağışlama ve bol nimetler vaad eder. Allah’ın lütfu geniştir ve her şeyi bilir. -El Bakara: 268-

        - Allah hikmeti dilediğine verir. Kime de hikmet verilmişse, muhakkak ona pek çok hayır verilmiş demektir. Bunu ancak akıl sahipleri düşünüp anlayabilirler. -El Bakara: 269-

        - Siz nafaka namına her ne verir veya ne adarsanız, muhakkak Allah hepsini bilir. Zalimler için – Allah katında -  hiçbir yardımcı yoktur.  -El Bakara: 270-

        - Eğer sadakaları aşikâre verirseniz bu güzeldir. Ama onları kimse görmeden fakirlere verirseniz, bu sizin için daha hayırlıdır ve bir kısım günahlarınıza kefaret olur. Allah bütün yaptıklarınızdan haberdardır. -El Bakara: 271-    

        - Onların yola gelmesi – hidayet olması- sana borç değildir (Senin vazifen sadece tebliğdir). Ancak Allah dilediğini doğru yola iletir. Hayır namına ne verirseniz kendiniz içindir. Zaten siz, ancak Allah rızası için veririsiniz. Yaptığınız her hayır amaçlı harcamanın karşılığı muhakkak size eksiksiz ödenecektir, kesinlikle hiçbir haksızlığa –zarara – uğramazsınız. -El Bakara: 272-

        - Kendilerini Allah yoluna adamış, bu yüzden yeryüzünde ( dünyalık için) koşmaya fırsat bulamayan ve hayâlarından dolayı dilenmedikleri için çevreleri tarafından muhtaçlıkları bilinmeyen ve varlıklı sanılan fakirlere yardım edin. İnsanlardan ısrarla bir şey istemezler, sen onları yüz ifadelerinden tanırsın. Hayır amaçlı yaptığınız her harcamayı Allah bilmektedir. -El Bakara: 273-

        - Mallarını gece –gündüz, gizli – açık hayır yolunda harcayanların mükâfatı Allah katında – Allah tarafından- verilecektir. Böyleleri için hiçbir korku yok ve onlar mahzun da olmayacaklardır. -El Bakara: 274- 

        Haydi bu rahmet ve bereket ayında ihtiyaç sahibi fakir kardeşlerimizle yardımlaşmaya, kaynaşmaya ve safları sıklaştırmaya gayret edelim… 

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İhsan Pınar Arşivi