Hayırlı Olsun…
Seçimler, belirli dönemlerde sağlık kontrollerinden geçme ve durum değerlendirmesidir. Medeni toplumlarda ayrışmadan, yıkıp, yakmadan hizmet ve proje yarışı olarak yapılır. Maalesef bizde ayrışma, kavga, yalan ve iftira sebebi yapılır. Birilerinin hırs ve tahriklerine rağmen, çok şükür ki bu seçimi kazasız- belasız atlattık.
Kazananı tebrik ediyor, muhalefetin de durumu doğru değerlendirmelerini diliyoruz. Öncelikle rakiplerini suçlamak yerine, kendi iç muhasebelerini doğru yapmalıdırlar.
21 yıllık iktidara, yorgunluk ve yıpranmışlığa…
Hükümetin bazı yanlışlarına ve mevcut sorunlara…
Özellikle son iki üç yıllık ekonomik sorunlara, zamlara, başıboşluğa…
ABD, Avrupa ve İsrail’in Erdoğan karşıtlığına…
Belki bir benzeri görülmemiş algılara, propagandaya, karşıtlığa…
Muhalif ve karşıtların birliğine ve bu kadar vaatlerinize rağmen, eğer hala Erdoğan’a itibar ediliyorsa, sorunu kendinizde ve üslubunuzda aramalısınız. Belli ki halka güven vermemişsiniz. Özellikle ayrıştırıcı ve hesap sorucu üslubunuzdan vazgeçmelisiniz ve böylelerini teşhir ve tecrit etmelisiniz. Halk kavga değil, barış ve huzur istiyor.
Ve bu seçimin kazanılmamasını muhalefet için bir şans görüyorum. İktidara kim gelirse gelsin, çok zor şartların beklediğini biliyoruz. Bu sorunların altında ezilen muhalefetin, itibarını tamamen kaybedip bir daha iktidara gelemeyeceği riski vardı. Ama kendini toparlayan, üslubunu düzelten ve güven veren bir Kılıçdaroğlu, gelecek seçimin en büyük favorisi olacaktır.
İktidar da halkın teveccühünü, sadece kendi başarısı olarak görmemelidir. Hiç kimse hatasız ve mükemmel değildir. Sizin başarılarınız kadar, muhalefetin üslubu ve saldığı korku tepki oyları olarak size yansımıştır. Bu sizin son döneminiz, insanlık için çok iyi değerlendirmelisiniz. İktidar sorumluluğuyla hareket etmelisiniz. Bütün halka hizmet gibi, muhalefeti de muhatap almalı iyi yönde çalışmalara katmaya teşvik etmelisiniz. Bütün farklılıkların barış ve huzur içinde bir arada yaşaması ve kaynaşması öncelikle sizin sorumluluğunuzdadır. Bu da ancak Adaletle, güven vermek ve el uzatmakla gerçekleşebilir.
“Adalet Mülkün Temelidir” ilkesini esas almalısınız. Öncelikle yargı sistemi Adalet sistemine dönüştürülmelidir. Verilen vaatler yerine getirilmelidir. Bu zamların ve enflasyonun önüne geçilmeli, yoksa çalışana verilen zamların hiçbir değeri kalmıyor. Vekil, memur, işçi, emekli insanlarımıza zam yapılırken, adil davranılmalı ve özellikle emeklilere üvey evlat muamelesi yapılmamalıdır. Kamudaki israf mutlaka önlenmeli, halka tepeden bakan siyasi ve idareciler ayıklanmalıdır. Eğitim sistemi, ezberci yetiştirmekten ziyade bilgili ve kaliteli insan yetiştirmeye odaklanmalıdır.
Ey halkım! Seçim bitti, herkes normal hayatına; işine, akraba ve komşularına dönmelidir. Partilere kuyruk ve militan olmayın. Partiler için insanlığınızdan ayrılmayın. Partiler için hiç kimseye düşmanlık etmeyin ve kalp kırmayın. Akıl, vicdan ve iradelerinizi hiçbir parti ve lidere kurban etmeyin. Yoksa size ait bir inancınız, aklınız, vicdanınız, dostunuz ve özgürlüğünüz kalmaz. Partilere köle değil, efendi olun ki, sözünüzün değeri olan özgür bireyler olasınız. Partiler için ayrışmayın ve kavga etmeyin, bilakis partileri toplumu kucaklamaya ve hizmete zorlayın ki ADALET, BARIŞ ve ÖZGÜRLÜK gelsin…
İNSANİ DEĞERLER ORTAK SERMAYEMİZDİR, AYRILMAMAK DİLEĞİYLE…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.