İnsan Düzelmeden Dünya Düzelmez…
İşten yorgun dönen adamı kapıda karşılayan küçücük çocuk, babasından kendisini parka götürmesini ister. Yorgun fakat çocuğu da kırmak istemeyen adam, masanın üzerinde bulunan dünya haritasını birkaç parçaya ayırarak: “Bu parçaları düzgün bir şekilde birleştir sonra parka gideriz” diye çocuğu oyalamak ister.
İyice dinlenirim düşüncesiyle kanepeye uzanan adam, birkaç dakika sonra elinde düzeltilmiş dünya haritasıyla çocuğunu karşısında görür. Büyüklerin bile düzeltmekte zorlanacakları harita parçalarının bu kadar kısa süre içinde bir araya getirilmesine şaşıran adam: “Oğlum! Nasıl yaptın?” diye sorar. Çocuğun cevabı müthiştir…
“Parçalanmış dünya haritasının arka yüzünde bir insan resmi vardı. Ben bu resmi düzeltince, diğer taraftaki dünya da düzelmiş oldu…”
Evet, İnsan düzelince, dünya da düzelir.
Dünyanın merkezinde insan vardır. Akıllı, iyi ve sorumlu davranan insan, dünya ve çevresini de kendisiyle beraber düzeltir, güzelleştirir. Ama cahil ve azgın ihtiraslarının esiri olmuş kötü insan da, çevresini ve dünyayı kendisine benzeterek cehenneme çevirir.
İyilik ve kötülük açısından bütün insanları bir göremezsiniz. Öyle olsa, yönetmek ve iktidara gelmek için birbirinizle yarışmaz ve birbirinizin ayağını kaydırmaya çalışmazsınız.
İyilik ve kötülük; ırk, sınıf, parti ve ideolojilere göre değildir. İnsanı iyi ve kötü yapan, inancı doğrultusunda yaptığı iyi veya kötü amelleridir.
Bugün dünyada var olan: zulüm, işgal, sömürü, ırkçılık, partizanlık, yolsuzluk, yoksulluk, hırsızlık, iftira, savaş… Bütün kötülüklerin sebebi bizatihi insanın kendisidir. Bütün bu kötülüklere, azgın ve haddini aşan bazı insanlar sebep olmaktadırlar. Siz insanları eğitmeden, iyiliklerle donatmadan, azgın ihtiraslarını kontrol altına almadan kötülükleri yok edemezsiniz.
Güzel bir dünya isteyenlerin ve güzel bir dünya iddiasında bulunanların ‘iyi ve kaliteli insan’ dertlerinin ve projelerinin olması gerekir. İnsanı hayatın merkezine almayan ve iyi insan yetiştirme çabaları olmayan parti ve örgütlerin bütün nutukları bir demagoji ve aldatmaktan ibarettir.
Sizi yönetmeye talip olan ve desteğinizi isteyenleri, sadece nefislerinizi okşayıcı ve heyecanlarınızı galeyana getiren söylemleriyle değerlendirmemelisiniz. Güzel sözlerden daha çok, insanın yaşam tarzı ve icraatları önemlidir. Söz uçar gider; ama yaşam tarzı ve icraatlar, kişinin gerçek şahsiyetini gösterir.
Azgın ihtiraslarını gerçekleştirmek için sınır tanımayan; şehvet ve şöhrete esir olan; İnsanın temeli olan din ve aile bağlarını koparan; Saygı ve sevgiyi, ahlak ve namusu bir yük olarak gören; Yaşlı ve büyüklerini, hiç bir şey bilmiyorlar diye dışlayan; lümpen, kéş, nefis ve ideolojilerin kulu olmuş; okumayan, araştırmayan, farklı seslere tahammül etmeyen; farklılıkları kavga sebebi yapan; akıl ve vicdanlarını kilitleyenlerden hiç kimseye hayır gelmez.
Güzel ve ideal bir toplum için öncelikle insanın düzelmesi şarttır. Bu yönde tavsiye ve çabalar içinde olmalısınız. İyilikleri emir- tavsiye ve kötülüklerden men etmeyenlerin iyilik adına topluma verecekleri bir şeyleri olamaz. İyi ve ideal toplumlar; saygı, sevgi, doğruluk, inanç, aile, şefkat, merhamet, kötülüklerden alıkoyan Allah korkusu, farklılıklara tahammül ve saygı, akraba ve komşulara karşı sorumluluk ve iyi ilişkiler, haklara riayet, insana ve inancına saygı… Temelleri üzerine kuruludur. Bu temelleri sağlamlaştırma çabası içinde olmayanlar toplumu kendi çıkarları doğrultusunda uçuruma doğru sürüklemektedirler…
Ya hep beraber insanca yaşamasını öğreneceğiz; ya da hep beraber cehennem hayatı yaşayacağız. Gelin herkesin düşüncesi ve farklılığı kendisinin olsun. Ama bir arada, barış ve huzur içinde yaşamak için, haklara ve insanlara saygılı ‘İyi insan’ yetiştirme çabası içinde olalım…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.