Saadet Sarıtunç

Saadet Sarıtunç

Keşke!

Keşke!

Cat Stevens, 1970'lerde İngiltere'de hani denir ya - fırtına gibi esen- şarkıcıyken Müslüman olduktan sonra, Yusuf İslam adını alır. Kendi deyimiyle abisinin hediye ettiği Kur'an'ı sürekli okuyarak inancını perçinleştirir. Ondan sonra Müslüman ülkeleri gezmeye başlar. Müslüman ülkeler seyahatinden dönerken daha havaalanında sorulan bir soruya karşı  "Ben Müslümanların İslam’ını benimsemedim. Ben Kur'an'ın İslam’ını benimsedim" ya da  internette gezinen daha açık bir ifadeyle " Müslümanları tanımadan önce Kur'an'ı tanıdım. Eğer önce Müslümanları tanımış olsaydım asla Müslüman olmazdım" lafını söyler. Haklıdır haksızdır tartışılır ama: Keşke; halkın yüzde doksan dokuzu Müslüman olan ülkemiz yabancılara böyle izlenim vermese...

 

Keşke; kadınların yüzde yüzü kapalı olan toprağımızda cumhuriyetin ilanıyla batı medeniyetlerine yakışma adına şapka kanunu adı altında kadınlar özgürleştirilmese idi...

Keşke; memleketin başörtü yasaklarından dolayı örtülü kızlarımız o kadar cefa çekmemiş olsa idi...

Keşke; başörtü yasağı kalktıktan sonra bunun değerini anlayıp tesettürün kıymeti bilinseydi...

Keşke; tesettür imajı çığırından çıkmasa idi…

Keşke; tesettürlü bile olmayanlar arasında büyük farklar oluşsa...

Keşke; Bediüzzaman'ın dediği gibi tesettürün en ideali cilbab denilen çarşaf yadırganmasa...

Keşke; çarşaflı olanlarımızda takva olsa; çarşaflı olmayanlarda tesettürün hakkını verse...

Keşke; Müslümanım demek dilde kalmasa; ilim edilse, ilim tahsil edenler; takva sahibi olsa, takva sahibi olanlar ihlaslı olsa, ihlas sahibi olanlar çoğalsa...

Keşke; alimlerimiz söz sahibi olsa, kamil olanlarımızın sözü dinlenir olsa...

Keşke; siyasilerimiz koltuk sevdası yerine hizmet sevdasında olsa...

Keşke; anayasamız İslami olsa…

Keşke; millet meclisimiz Bismillahirrahmanirrahim ile açılsa…

Keşke; ana dilimiz ve Kur'an dilimiz dikkate alınıp, çocuklarımız bizi, biz de Kur'an'ı okurken manayı anlasak...

Keşke; evlerimiz; sokaklarımız İslam koksa...

Keşke; ekranlarımız; dizilerimiz İslami olsa...

Keşke; kalemlerimiz, klavyelerimiz İslam’ı ve bir tek doğruları yazsa...

Keşke; yazarlarımız yazdıklarını yaşasa, yazdıklarımız kalbimize işlese, kalplerimizde malayani kalmasa...

Keşke; beyinlerimiz hayrı üretip, dillerimiz ya hayır konuşsa ya da sussa...

Keşke; çocuklarımız, salih, saliha olsa…

Keşke; öğretmenlerimiz tek bilgi değil ahlak da aşılasa...

Keşke; Müslümanlar Müslümanca yaşasa , ırkçılık terör olmasa...

Keşke; Okullarımızda, otobüslerimizde kızlar erkekler ayrı olsa...

Keşke; gıda maddelerinde GDO olmasa...

Keşke; 90'lı yıllar geri gelip, şehitler gibi yaşadığım aşk, samimiyet, cefa, vefa, fedakarlığımdan şehitler kervanına beni de alsa...

Keşke; Cat Steven o sözünden vazgeçip, utansa…

Vesselam…

Önceki ve Sonraki Yazılar
Saadet Sarıtunç Arşivi