İhsan Pınar

İhsan Pınar

Sen Düzelmeden, Hiçbir Şey Düzelmez!

Sen Düzelmeden, Hiçbir Şey Düzelmez!

İnsanı en güzel şekilde ‘eşref-i mahlûkat’ olarak yaratan Allah, insanı hayatın merkezine koymuştur. İman ve ibadetler dâhil olmak üzere Kâinattaki her şeyin faydasının yönelik olduğu insan; yeryüzündeki denge ve adaletten de sorumlu tutulmuştur.  

        Böyle bir yaşama uygun yaratılan insan, zamanla çıkar ve dış etkilerle bozulmuş ve kendisiyle beraber yaşamı da bozmuş ve zorlaştırmıştır. Özellikle günümüzün çıkar ve bencilliği aşılayan kapitalizm; ayrışmayı ve çatışmayı, partizanlığı körükleyen Marksist zihniyet, insanı insan yapan bütün değerlerden uzaklaştırmıştır. İdeolojiler, siyasiler, parti ve örgütler, muhaliflerine karşı kullanmak için insanları sorumsuzluğa ve itaatsizliğe teşvik etmektedirler. Ve ilginçtir ki en çok bozanlar, en çok şikâyet edenlerdir. Düzelme yönünde hiçbir çabaları yok; bozulmuşlar, bozuyorlar ve faili oldukları kötülükler üzerinden çıkar sağlamaya çalışıyorlar. 

        Toplumdan, gidişattan, hükümetlerden, yargıdan… Hepimiz şikâyetçiyiz ama şikâyet ettiğimiz haksızlık, adaletsizlik, hak yeme, israf etme, sorumsuzluk, bencillik, partizanlık, yolsuzluk, hırsızlık, görev ihmali, görevi kötüye kullanma… Kötülüklerinin hepsini de kendimiz yapıyoruz.  

        Arpa ekersen, buğday beklememelisin. Ekip sulamadığın tarladan ürün beklememelisin. Çalışmadan, emek vermeden sahip olmayı düşünmemelisin. Bencilliği, sahtekârlığı aşıladığın çocuğun veya taraftarından saygı ve doğruluk beklememelisin. Hayatın merkezinde insan var. İnsanı düzeltmeden, hiçbir şeyin düzelmeyeceğini; ama iyi ve doğru olan insanın, her şeyi kendisiyle beraber düzeltmeye çalışacağını bilmeli ve ona göre davranmalısın.  

        Türkiye’de son yıllarda birçok alanda olduğu gibi sağlık hizmetlerinde de olağanüstü düzelmeler yapıldı. Hastanelerde ‘Randevu’ sistemine geçişi de gayet olumlu biliyorduk. Kontenjanın bir kısmının MHRS üzerinden yapılacağını sanıyorduk. Ama öyle değil, MHRS üzerinden randevu alamazsan muayene olamıyorsun! Randevu ise, kolaylık sağlayacağına eziyet oldu. Zamanla sorunlar ve şikâyetler arttı. Hastalığınız risk taşısa bile aylarca randevu alamıyorsunuz. Hastanelerde gördüğümüz insanların çoğundan İmkân, bilgi ve ulaşım olarak kendimizi daha şanslı bildiğimizden, nasıl randevu alabildiklerine şaşırıyoruz doğrusu! Daha önce personellerin komşu ve tanıdıklarına sıra numaraları almaları yüzünden sıkıntı yaşandığını biliyorduk. Ama MHRS üzerinden 15 gün sonrasına ve aylarca sıra bulamamanın sebebini anlayamıyoruz. Ancak kalp ve beynini kötüye kullanan insanın, bunda da bir şeytanlık yaptığı şüphesi giderek artıyor.   

        Aylardır dâhiliye ve Göz için randevu alamıyorum. Baktım olacak gibi değil, gözlüğü paramla aldım. Onu da kaybedince tekrar MHRS üzerinden uğraştım ama aylardır randevu alamıyorum. Baktım olacak gibi değil, doktorların boş olabilecekleri saatlerde gidip rica etmeyi düşündüm. İki defa sabah saat 11 civarlarında gittim ve hastaları biten doktorlardan ricada bulundum, “Randevusuz bakmayız” dediler. Geçen hafta saat 15’30 ‘da gittim; kapılarında ve içerde hiçbir hasta olmayan 3 doktor vardı. Gayet nazikçe durumumu anlatarak okuma gözlüğü için yardımcı olmalarını rica ettim. Boş oturmaktan ikisi yanlarındaki personelle beraber cep telefonlarıyla oynayan, değeri personeliyle sohbet eden doktorcuklar “Randevusuz bakamıyoruz!” dediler. Oysa mesai saatlerinde hizmet etmekle görevli ve bunun için ücret alan doktor ve personelin önlerindeki bilgisayarda var olan randevu, ne yazık ki vicdanlarında, insana bakışlarında ve görev sorumluluklarında yoktu. Oysa insanlığını yitirmemiş bir doktor, öğretmen, âlim, devlet görevlisi bir yetkili, her nerede olursa olsun; meslekleri ve insani sorumlulukları gereğince ve imkânları müspet yönde kullanarak insanlara yardımcı olmayı görev bilmelidirler. Velev ki farklı anlasalar bile; sorumluluk duyan bir insan olarak bu tür aksaklıkları muhatapların yüzlerine, hastane yetkililerine, Sağlık Bakanlığına ve CİMER’E ilettiğimiz ve ileteceğimiz bilinmelidir.  

       Siz kendinizi, parti ve örgütünüzü, bütün meslekleri ve insanları bu doktorlar misalinde değerlendirebilirsiniz. Parayı, insanlık ve sorumluluğa tercih edenlerin hiç kimseye bir hayırları olamaz. Görevini layıkıyla yapmayanların, hiçbir şeyden şikâyet etme hakları olmamalı. Görevi ne olursa olsun; vatandaşı ihmal edip, görev başında telefonlarıyla, kadro ve mesai hesaplarıyla zaman öldürenlerin hiçbir şeyden şikâyet hakları yoktur. En alt görevden en üst görevliye kadar, herkes kendinden ve sorumlu alanından mesuldür. Herkes insana hizmeti ve faydalı olmayı insani görev bilerek, öncelikle sorumlu olduğu kendi görevini layıkıyla yapmalıdır. Aklı, fikri para, çıkar, ideoloji, partizanlıkta olup, görevlerini ihmal edenler, bütün olumsuzlukların sebebi ve ortaklarıdırlar.          

        Düzelmesini istiyorsak, önce kendimizden başlamalıyız. Her parti, örgüt, şahıs kendinden ve taraftarlarından düzeltmeye ve görevlerini insanlığa hizmet yönünde değerlendirmelidirler. Çünkü sen, ben… İnsan düzelmeden, hiçbir şey düzelmez. Bunu çok iyi bilen Allah, şöyle buyurmaktadır: 

        “Hiç kuşkusuz bir toplumun bireyleri kendi iç dünyalarını değiştirmedikçe Allah da o toplumun gidişatını değiştirmez.” Rad – 11 

        İnsanlık örneği ve lideri Allah’ın Resulü de, “Nasıl olursanız, öyle idare edilirsiniz” buyurmaktadır.   

        Müslümanlık, devrimcilik, Halkçılık, milliyetçilik, Adalet ve insanlık iddiasında samimi olanlar, haydi bir özeleştiri yapın ve kendinizden düzeltmeye başlayın ki, toplum ve idare düzelsin… 

         

        SELAM VE DUA İLE…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İhsan Pınar Arşivi