Tank ve savaş uçaklarıyla Türkiye’yi ele geçirmeye çalıştılar. Ama hala birilerinin gönlü rahat etmemiş olacak ki, “bir senaryodur” gibi komik iddialarla kendi cehalet ve art niyetlerini gösteriyorlar.

        1 - Tarihi darbelerle dolu bir Türkiye için, darbe garipsenecek ve inkâr edilecek bir durum değil.

        2- Şu ana kadar yapılmış en organize bir darbe teşebbüsü idi. Emir komuta hiyerarşisi dışında yapılan bu darbe teşebbüsü, çok iyi hesaplanmış ve başarılı olmaya kilitlenmişti.

        Toplanacak Askeri Şura’da görevlerinden uzaklaştırılacakları endişesiyle, darbe teşebbüsü aylar öncesine alındı.14 Temmuzda Adana İncirlik Üssünde ve diğer bazı askeri üslerdeki hareketlilik MİT’in dikkatini çekmiş ve genelkurmay başkanlığına rapor edilmiş. 15 Temmuzda Genelkurmay’da toplanan Genelkurmay başkanı ve bazı kuvvet komutanları durumu anlamaya çalışmışlar ve hiçbir Uçağın havalanmaması ve havada bulunan uçaklarında mutlaka kendi sahalarına inme talimatını vermişler. Darbeye hazırlananlar kendilerine darbe yapılmadan, planladıklarından daha önce darbeye kalkışmışlardır. İstedikleri hazırlıkları tamamlayamadan ve belki de düşündükleri birçok kuvveti harekete geçirememelerine rağmen:

       3 – Ordunun üst düzey komutanları Genelkurmay Başkanı, Hava Kuvvetli Komutanı, Kara Kuvvetleri Komutanı, Deniz Kuvvetleri Komutanı ve Jandarma Komutanını rehin aldılar.

        4 -  Onlarca savaş uçakları ve yüzlerce tankla Türkiye’nin kilit noktalarına saldırıldı ve teslim alınmaya çalışıldı. Kendilerine karşı direnebilecek Özel harekâtın merkezi basılarak 42 Polis öldürüldü. MİT, Genelkurmay Karargâhı, Ankara Emniyet Müdürlüğü, TBMM, Cumhurbaşkanı Sarayı… Önemli gördükleri bütün yerlere saldırıp, dağıtmaya ve teslim almaya çalıştılar.

        5 – 3 helikopter ve özel eğitilmiş 40 Bordo Bereliyle Cumhurbaşkanının kaldığı oteli basarak, sağ veya ölü olarak Cumhurbaşkanını almaya çalıştılar.

        6 – İlk defa halka karşı savaş uçakları ve tanklarla saldırıldı. Darbeye karşı çıkan polis, asker kendi arkadaş ve meslektaşlarını öldürdüler. Darbeye karşı çıkan halka ateş açtılar, acımazsızca tankları halkın üstüne sürerek katlettiler.

        7 – TRT’yi basarak korsan bildiri yayınladılar. Sokağa çıkma yasağı ilan ettiler ve halkın uymasını istediler. TÜRKSAT’a savaş uçaklarıyla saldırarak haberleşme ağını kesmeye çalıştılar.

        8 -  1500 den fazla yaralı ve 173 sivil, 5 asker ve 62 polis olmak – ki çok daha fazla olduğuna inanıyorum- üzere 240 insanımızı katlettiler...

        Eğer askeri alanlardaki hareketlilik rapor edilmese; eğer genelkurmay karşı çıkmasa; Eğer 1. Ordu Komutanı Cumhurbaşkanını haberdar edip “Emrinizdeyim. Bulunduğunuz yeri hemen terk edin ve Ankara’ya değil İstanbul’a gelin, ben sizi korurum” demeseydi; Eğer CNN Türk Cumhurbaşkanıyla görüntülü telefon görüşmesi yapıp, Cumhurbaşkanın kararlı duruşunu ve “darbeye karşı çıkmak üzere halkımı meydanlara çağırıyorum, bende alanlarda olacağım” mesajının iletilmesine aracılık etmeseydi ve en önemlisi alanlara inen halk kararlı bir şekilde tankların önüne dizilip, ezilme ve öldürülme pahasına darbeciler karşı durmasaydı, bir yudum su içer gibi darbe yapılmış ve neticelerine sizler de şahit olacaktınız.  

        Daha önceki darbeler emir komuta hiyerarşisi içinde yapıldığı için, darbeye karşı hiç kimse direnmemişti. Ama bu kez direnen Cumhurbaşkanına inanan halk, tankların önünde yatarak canı pahasına darbecilere karşı direndi. Halkın direndiğini gören bazı emniyet mensupları da harekete geçti, Ordu ve emniyet içindeki bazı kahramanlar da darbecilere mani olmaya başladı. Kayseri, Malatya, Denizli, Isparta, Ankara –Etimesgut… Gibi üslerden darbecilere Savaş uçakları, asker ve mühimmatın gelmesini engellediler.

        Ve sizler hala deve kuşu gibi başınızı kuma gömüp “ Senaryo, başkanlığa yol açma…” gibi size ezberletilen nakaratlara devam ediyorsanız; siz, kin ve nefretin bütün insani değerlerini öldürmüş tedavi edilemez öfkenin karanlığındasınız…