Üçlü Zirvede Üç Mesele…
Her gün kadın, çocuk, yaşlı, hasta… Masum insanların katledildiği Suriye’de bir çözüm bulmak için inisiyatif almak isteyen Tayyip Erdoğan, Vladimir Putin ve Hasan Ruhani, Astana’dan sonra ikinci görüşmeleri için geçen hafta Türkiye’de bir araya geldiler.
Görüşmelerin başlangıcı ve devamında esas mesele Suriye olsa da, liderlerin görüşmelerinde mutlaka uluslararası ilişkiler ve karşılıklı ticaret de konuşulur. Ruhani gelmeden önce Tayyip Erdoğan ve Vladimir Putin aralarındaki samimiyet ve ilişkileri daha da güçlendirerek, Türkiye’nin Mersin’de inşasına başlanacak ilk Nükleer santralin açılışını yaptılar ve S-400 füzeleri için anlaşmalarını sonuçlandırdılar.
Mersin/ Gülnar’da temelleri atılan Türkiye’nin ilk Nükleer santrali, tam kapasiteyle hizmete girdiğinde İstanbul’un elektrik ihtiyacını karşılayacağı söylenmektedir. Evet, tabiatın korunmasından yanayız. Ama birilerinin yaptığı gibi, sadece Türkiye gibi Müslüman ve geri kalmış ülkelerin Nükleer santrali yapmalarına karşı çıkmanın doğru olmadığına inanıyoruz. Tıpkı İstanbul Taksim ve benzeri birçok yerde Koç, Aydın Doğan gibi kodamanların binlerce ağacı kökünden söküp Otel ve AVM yapmalarına ses çıkarmayanların, Taksim için Türkiye’yi ateşe vermelerinin yanlışlığı gibi…
Avrupa ülkelerinin geniş yollarını, demiryollarını, havalimanlarını övüp; daha iyilerinin Türkiye’de yapılmasına insan kanı akıtma pahasına karşı çıkmak gibi…
Dünyada 30’dan fazla ülkede 500’den fazla Nükleer santral bulunmaktadır ve zengin ülkelerin çoğu, enerji ihtiyaçlarının büyük kısmını Nükleer santrallardan karşılamaktadırlar. Amerika da 99, Fransa’da 58, Rusya’da 43, Çin’de 33, G. Kore’de 25, Hindistan’da 21, Kanada 19, İngiltere 15, Ukrayna 15, İsveç 10, Almanya 8, Belçika 7, İspanya 7, İsviçre 5, Finlandiya 4, Macaristan 4, Slovakya’da 4, Bulgaristan 2… ve Ermenistan’da 1 santral bulunurken, Türkiye ve İran gibi ülkelerin Nükleer santral yapmalarına karşı çıkmak ne kadar doğru olur?
Savunma amaçlı olsa da tüm silahlara karşıyız. Ama S-400 füze antlaşmasını, Türkiye gibi geri bıraktırılmış ülkelerin batının boyunduruğundan kurtulması için doğuya yönelmesini anlamlı buluyoruz.
Ve en önemlisi Suriye’de ve bölgemizde akan kanın ve katliamların durdurulmasıdır. Evet, hiçbirimiz masum değiliz. Ama bütün işgal, sömürü, savaş ve fitnelerin esas planlayıcısı ve finansörünün emperyalist güçler olduğunu bilmeliyiz. Ve maalesef bunu bildiğimiz halde, bazılarımız kardeş ve komşularımıza üstün gelebilmek, iktidar olabilmek veya hakkımız olduğuna inandığımızı elde etmek için bu işgalci, sömürgeci, kalleş ABD ve işbirlikçilerine destek oluyoruz. Oysa Hak, Hukuk, Adalet ve insanlıktan ziyade kendi çıkarlarının peşinde olan ve menfaatleri için bütün dünyayı yakabilen, işbirlikçilerini gerektiğinde satan emperyalistler, hiçbir zaman sorunlarımızı çözmemize ve barış içinde bira arada yaşamamıza izin vermezler. Biz anlaşır ve barış içinde kardeşçe yaşarsak, ağalıkları ve zenginliklerinin sonu gelir.
En çok çatışmalar Afrika ve Orta doğuda. Peki, çatışmaları ateşleyen ABD, AB ve israil’in, halkları aç ve perişan bu bölgelerin servetini çaldıklarını göremiyor muyuz? Her yıl Afrika’dan yüz milyarlarca dolar serveti Avrupa ülkeleri çalmaktadırlar. Kendi vatandaşları dilenen Arap Kralları, gizlice israil’e yardım etmekte ve Amerika’ya açıkça yüz milyarlarca dolar haraç vermektedirler.
Emperyalistler İslam düşmanlığıyla beraber, bütün dünyayı 3-5 kuruşluk menfaatleri için yakabilmektedirler. Ve yüzyıllardır bin bir hileyle üstün geldikleri ve içinde birçok işbirlikçi edindikleri İslam Ülkelerinde olabildiğince güçlü ve aktiftirler. Irk, sınıf, mezhep, ideoloji ve partizanlık üzerinde olabildiğince bizi parçalara ayırıp çatıştırmaktadırlar. Celladına âşık misali; iktidar ve makam sahibi olabilme veya Özgürlük ve demokrasi beklentisiyle ABD, AB, israil ve Rusya’nın güdümüne girenler kendilerini de bölge halklarını da ateşe atmaktadırlar.
Dilerim kanın durması hususunda ABD, israil ve diğer emperyalistlere rağmen bölge ülkeleri anlaşırlar da bu savaşı durdururlar. Bir an önce katliamların durdurulması, dünyaya dağılmış Suriyelilerin kendi evlerine dönmesi, Suriye’nin geleceği hakkında Suriye halkının demokratik bir ortamda kendi kararını vermesini diliyoruz…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.