İhsan Pınar

İhsan Pınar

AK Parti neden kaybetti?

AK Parti neden kaybetti?

Son sözümüzü başta söyleyelim. Şimdiye kadar CHP neden kaybediyor ise, CHP klasiğine dönen Ak Parti de benzer sebeplerle kaybetti.

          Evet klasik CHP gibi ayrıştırıcı, kavgacı, şımarık, halktan kopuk, suçlayıcı, seçmenini kendine mecbur ve şova yönelik tavırlar içine giren Ak Parti kaybetti. Ak Partinin geçmişteki kucaklayıcı, yapıcı, uzlaşıcı ve sabırlı dilini kullanan CHP ise kazandı. Yani sanki roller değişmiş veya seçim stratejilerini belirleyen kadrolar yer değiştirmişti.

        Seçime iki gün kala açıklanan Öcalan mektubu, tam da ters tepmişti. Belki 1-2 ay önce yapılacak açıklama farklı olabilirdi. Ama seçime iki gün kala yayınlanan açıklama Ak Partinin aleyhine oldu ve normal akıl sahibi herkesin bunu biliyor olması gerekirdi.

        Yorgunluk mu, acziyet mi, uzun süre iktidar olmanın verdiği şımarıklık mı? İktidar partililer, kendilerini yeterince halka anlatmayı ve halkı ikna etmeyi pek umursamıyorlar gibi. ‘Körler, sağırlar birbirlerini ağırlar’ misali kendi içlerinde dönerek, birbirlerine hizmetlerini ve çalışmalarını abartarak anlatırlar. Parti teşkilatlarının katkı için İstanbul’a davet edilmeleri, fikir olarak gayet makul görülebilir. Ama ya icraat? Gönül kazanmak için ev ve aileleri dolaştılar mı? Küskünleri ikna etmek için çaba gösterildi mi? Yoksa sadece yemekli toplantılarda görüntü mü verildi? Meyve vermesi gereken bu fikrin de, icraat olarak halka inemediğinden ters teptiğine inanıyorum.

        Başkalarının kendi yalanlarına inandıkları kadar, Ak partililerin kendi gerçeklerine inanmadıkları görülüyor. 31 Mart seçimlerindeki itiraz üzerine oyların %10’nun sayılmasıyla Binali beyin 14-15 bin oyunun kaybettirildiğinin ortaya çıkması, seçimde organizeli bir hilenin yapıldığını gösteriyordu. Evet bu itiraz yapıldı ama bunun üzerinde yeterince durulmadı veya halk ikna edilmedi. Bilakis, içten gelmeyen ve tatminkâr olmayan ifadelerle Ekrem İmamoğlu’nun mağdur olduğu izlenimi verildi.

        Binali Bey efendiliğiyle, samimiyetiyle, çalışkanlığıyla, yaptığı hizmetleriyle kendini kanıtlamış biridir. Zira rakipleri bile onun aleyhinde bir suçlamada bulunamamaktadırlar. Ama maalesef siyaset beyefendilikten ziyade laf cambazlığına dayanmaktadır. Ankara ve İstanbul adayları, hitabette ve tartışmalarda rakiplerine karşı sönük kaldılar.

        Binali bey sanki gönülsüz gibiydi. Oylarının çalındığı/kaybettirildiği resmi belgelerle ispatlanmasına rağmen bunu iyi kullanamadı. Çıktığı ortak programda da yorgun, isteksiz, ‘al senin olsun’ der gibi, bir hali vardı. Genel olarak Ak partililerin tavrı; uyuşturucu gibi kötü yollara düşmüş çocuğu için “ Araba aldım, özel okullarda okuttum, para verdim…” diyen zenginleri tavrı gibiydi. Para-pul verdin ama vatandaş ilgi ve alaka ister, saygı ve sevgi ister. Bunları ihmal ederek, yaptıklarını minnet gibi insanların başına kakarsan ters teper.

        Üst aklın tüm muhalifleri bir tarafta toplaması, aleyhindeki propagandalar; Ak Partililerin küstürülmeleri, özellikle rant ve kibir eleştirileri, israf ve zenginliğin ön plana çıkması, kullanılan ayrıştırıcı üslup, acziyet pozisyonu ve Ekrem beye haksızlık yapılarak seçimlerin iptal edildiği imajı, hiç kimsenin beklemediği bir tepkiyle belki de ilk seçimi kaybeden Ekrem Bey’e 800 bin oy kazandırdı.

        Bazen kaybedilmiş gibi görülen şeylerde, hayır kapıları açılır. Bu seçim de inşallah hayırlara vesile olur. Öncelikle Türk siyasi hayatında önemli işler başarmış Ak partinin, yoldan sapmış siyasetçileri ve teşkilatları inşallah bir ders alırlar da kuruluş felsefelerine ve ilk yıllardaki çalışmalarına dönerler.

        Kendini devletin sahibi gören şımarık, halka üstten bakan ve halkın inanç ve değerleriyle kavgalı olan klasik CHP zihniyeti yerine; inşallah bundan sonra yapıcı, inançlara saygılı, herkesi kucaklayan ve herkese hizmeti şiar edinen bir CHP görürüz.

        HDP açısından da inşallah özgür bir politika kapısı açılmıştır. Kandil güdümünde ve emir eri görevi yapan bir parti güven vermemektedir. Halk adına siyaset yaptığını iddia eden bir parti, hiçbir ideoloji ve örgütün esiri olmamalıdır. Halkın değerleri ve çıkarını tüm parti, örgüt ve ideolojilerden üstün tutmalıdır. Devletin yanlışlarına karşı çıktığı gibi, Kürt halkına hayatı cehenneme çeviren ayrıştırıcı, şiddet ve partizanlığa da aynı şekilde karşı çıkmalıdır.

        Eğer seçimin sonucu bu şekilde değerlendirilirse, tüm taraflar ve özellikle halk kazanmıştır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İhsan Pınar Arşivi