Batı tipi özgürlük!
Güzel ve faydalı bulduğum birçok şeyi kısaca not ederim. Bugün baktığım notlarım arasında hoşuma giden ama nereden not aldığımı hatırlayamadığım bir yazıyı sizinle paylaşmak istedim.
Özgürlük: İnsanın bedenine ilişkin duyguların tatmin edilmesi değil, insanın ruhuna ilişkin düşünsel arayışları ihtiva eder. Çünkü asıl özgürlük, insanın ruhuna ilişkin bir arayıştır. Bu konuda Hegel şöyle bir tanımlama getirir.
“ Ruhun özü özgürlük; bedenin ise özü ağırlıktan, maddeden ibarettir.”
Bu bakımdan beden, Ruhun özgürlüğünü çevreleyen bir hapishane hükmündedir. Ruh ise sürekli olarak bu beden zindanından ayrılıp vuslata erişme arzusundadır. Bu da mutsuzluk ve tatminsizliği, ruh- beden uyumsuzluğunu, stres ve huzursuzlukların kaynağını oluşturmaktadır.
İslam: ruhun, akıl ve vicdanın dünyevi bütün ihtiras ve tutkulardan azade olup, Hakkın- Rabbin gösterdiği doğru yola ulaşmasını Özgürlük olarak tanımlarken; Batı-batıl menşeli dünya görüşleri olan Kapitalizm, Materyalizm, Sosyalizm, Komünizm ve pozitivist düşünce akımları ise bireyin özgürlük arayışını, arzularına ve bedenine hapsederek bir bakıma ruhun, düşüncenin tutsaklığını öncelerler.
İslam: nefsani ve bedeni arzu ve ihtirasları İman, akıl, Ruh ve Adaletin kontrolüne verirken; beşeri sistemler kumanda merkezine bedeni arzu ve beşeri ideolojileri yerleştirirler.
Oysa tutkuların kölesi olmak; adaletsizliğin, düzensizliğin, haksızlığın, sömürünün, saldırı ve çatışmaların en büyük sebebidir. Nefsi tutkuların esiri olmak, özgürlüğünü yitirmiş kölelerden daha zelilce bir şeydir. Kaba kuvvetle özgürlüğü kısıtlanmış bir köle, şerefli bir ruh ve düşünceye sahip olabilir. Ama ihtiraslarının kölesi olmuş biri, şahsiyetini ve bütün insani değerleri tutkularına kurban edebilir.
İslam Âlimi Fahreddin Razı ve Aristoteles’e göre, salt bedene ilişkin arzuların tatminine çalışan kişi asla gerçek özgürlüğü elde edemez.
Çünkü Özgürlük, insanın ruhuna, düşüncesine, hayata verdiği anlamın Adalet açısındaki uygunluğuna ilişkindir. Ellerin serbest bırakılıp, zihinlere kelepçe vurulması Özgürlük değildir.
Batı kültürünün süsleyerek bize pazarladığı, bizi yönlendirdiği Özgürlük anlayışı, insanı bireysel tutkuların ve beşeri zihniyetin ürettiği ideoloji akımlarının ve siyasal organizasyonların kölesi yapmaya yöneliktir.
Batı, Özgürlük adına! İnsanların Allah’a kul olma anlayışını tenkit ve hatta buna fiili olarak savaş açarak, insanları kula kulluğu öngören beşeri fikir akımlarına köleliğe çağırmaktadır.
Tüm faydası insana yönelik ve insanı dünyevi bütün köleliklerden kurtarıp gerçek özgürlüğe kavuşturan Allah’a imanı ayıplayan batıl zihniyet; insanı nefsinin arzularına, şehvet ve şöhrete, mal ve makama, ideoloji ve lidere, korku ve çıkara… Kul-köle yapmaktadır.
Allah’a isyan eden ve insanlar üzerinde egemenlik kurmak isteyen zihniyet, insanları kendi ürettiği alanlar içinde köleliğe çağırıyor. Bu çağrı, insan ve toplumları kendine ait inanç ve değerlerinden koparıyor. Özgürlük adına, bir nevi ahlaksızlık ve isyan pazarlanıyor.
Egemen batı menşeli ithal kültür sonucu: köklerinden, inanç ve değerlerinden kopmuş, aslına yabancılaşmış, batı kültür ve tüketim kültürünün esiri olmuş, kendisiyle-aslıyla barışık olmayan, taklitçi, asi, tatminsiz bir nesil yetiştirilmekte…
Madame Roland’ın, idamından önce Özgürlük için söylediği iddia edilen şu sözler çok manidardır:
“ Ey Özgürlük! Senin adına ne cinayetler işleniyor.”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.