Selman URUK

Selman URUK

Petrol Yerine Koronavirüs!

Petrol Yerine Koronavirüs!

Vahşi kapitalizm kendi varlığını çatışma üzerine bina etmiştir. Yaşabilmek için sürekli bir düşmana ihtiyacı vardır. Varlığını bu düşman üzerinden yürüttüğü çatışma sayesinde güvene alır. Batı kapitalizmi yıllarca Müslüman coğrafyalara saldırmakla bu gerçeği bize öğretmiştir. Sözgelimi, terörü yok etmek için bayındır şehirleri harap etmiş, milyonlarca masum canı katletmiştir.  Görünürde hedef terördür ama asıl amaç coğrafyanın tüm zenginlikleridir. Bunu yaparken de ötekileştirme politikası ile kendine karşıt bir düşman yaratmış olmakla kendi halkını da kontrol altına almıştır.  Bu çatışma hali ile yüzyıldan fazla bir zamandır kendi emperyal hedeflerini kesintisiz şekilde gerçekleştirmektedir.

Ama artık üçüncü dünya dedikleri yerler eskisi kadar kırılgan ve boyun eğen cinsten değiller. Daha güçlü, daha otoriter, daha prestijli ve daha bilinçliler. Kapitalist dünya, sözgelimi, Türkiye gibi Müslüman bir ülkeyi her 20 yılda bir askeri vesayet ile idare edecek kumpaslara başvuramıyor. Başvursa bile 15 Temmuz da olduğu gibi çok acı bir şekilde hezimete uğruyor. Hal böyle olunca coğrafyaların kaderi kendi ellerinde olmaya aday oluyor. Bu gerçeklik ise emperyalizmin sonu demektir. Açıktır ki kapitalist dünya bunu kabul etmeyecek ve başkaca hal çareleri arayacaktır.

Koronavirüs olayına bir de bu açıdan bakmayı denemek gerekir belki. Elbette tarih boyunca salgınlar olmuş ve çokça felaketlere sebep olmuştur. Yani bu salgını normal bir tarihsel vaka olarak değerlendirmek mümkündür. Komplo teorisi üretmek belki de gereksizdir. Yalnız insan soramadan edemiyor. Ortada cevaplanamayan birçok soru var!

Çin’de ortaya çıkan salgın, orada neredeyse tamamen bitme noktasına gelmiş olmasına rağmen neden hala tüm dünyayı yakıp kavuruyor? Tarihteki aşılar çok uzun bir tecrübe döneminden sonra kullanılmaya başlanmasına karşın Çin bu aşıyı bu kadar kısa sürede dünyaya pazarlanacak seviyeye nasıl getirdi? Bunu sadece teknolojik gelişmeyle açıklayacaksak, Japonya, ABD, İngiltere, Hindistan bu teknolojik gelişmeye sahip değiller mi? Gerçekten de bir virüsün %90 oranında belli bir yaş grubunu tek etkilemesi mümkün ve gerçekçi mi? Testlerin pozitif ve negatif çıkma çarpıklığının gerekçesi ve sebebi nedir? bu sorular çoğaltılabilir.

Burada vurgulanması gereken asıl şey ise bu kadar enformatik gelişmişlik düzeyimize rağmen hemen hemen hiçbir ülkenin şeffaf ve güvenilir bilgiler sunmadığı gerçeğidir. Her ülke farklı bir aşı üretiyor, farklı tedavi uyguluyor, farklı veri paylaşıyor, farklı çözüm önerileri sunuyor. Ortak olan, sosyal hareketliliğin azaltılması, maske satışı, aşı ve benzeri medikal ürünlerin pazarlanması… Buradan resme bakınca kapitalizmin kokusunu almamak mümkün değil.  Akıllara, acaba tükenmek üzere olan yer altı zenginlik kaynaklarının yerine farklı bir şeylerin konmaya çalışılıyor olması gelmiyor değil! Özellikle, Çin gibi son derece vahşi bir gelişme sergileyen kapitalist-komünist bir devletin başrol olduğu düşünülürse bunun bir senaryo olduğu çok uzak bir ihtimal gibi gelmiyor. Yanlış anlaşılmasın, senaryo uygulamada, yoksa salgının gerçekliğini inkar ediyor değilim. Evet, ortada gerçek bir salgın var ama nedense uygulamalı bir salgın gibi geliyor!

Burada kapitalizmin akıllı bir sistem olduğunu akılda tutmak yararlı olacaktır. Kapitalizm öyle bir sistemdir ki kendini her çağ ve toplumsal düzene adapte edebilir. Çünkü kapitalizmin dini, kapitalizmin sürekliliğini sağlamaktan başka birşey değildir.

Tek gayesi sürdürülebilir bir tüketimperestliktir. Bu nedenle ortaya çıkan süreçte iki can alıcı soru sorulabilir. Ya bu olaya onlarca yıl sonrası yapılacak bir Hollywood filminin fragmanıdır. Ya da kapitalizmin gerçekten çöküşüdür.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Selman URUK Arşivi