İhsan Pınar

İhsan Pınar

Siz Kimden Yanasınız?

Siz Kimden Yanasınız?

        Bu ne kinmiş arkadaş? Rahmetli Muhammed Mursi şehit edileli bir ayı geçti ama hala birileri sosyal medya üzerinden kinlerini kusuyorlar. Hiçbir ilişkileri olmadığı halde, insanlıktan nasipsiz bu vicdansızların kinlerinin sebebi ne olabilir?    

          İslam ve insanlık düşmanları genellikle masum maskeler altında düşmanlıklarını yürütmektedirler. Size suni düşmanlar gösterirken, gizliden gizliye defterinizi dürtmektedirler.

        Savaş cephelerinde ve açık düşmanlıklarda ağır zayiatlar veren ve yenilen düşman, farklı hilelerle sizi içten çürüterek istediklerini elde etmektedirler.

        250 binden fazla kayıp vererek Çanakkale’yi geçemeyen emperyalistler, çok daha ucuz bir planla Osmanlının başkenti olan İstanbul’u işgal ettiler. Askeri işgalin pahalı ve kalıcı olamayacağını bilen emperyalistler, kurdukları sistem ve işbaşına getirdikleri işbirlikçileriyle bütün İslam coğrafyasını kontrolleri altında tuttular. Önceleri devlet mekanizması, askeriye, yargı, medya, sinema, ekonomi… gibi kurumlarla halkı istedikleri gibi değiştirmek ve dönüştürmek istediler. Kendi çıkarlarına ters düşebileceğinden şüphe duydukları Adnan Menderes, Turgut Özal, Erbakan… Gibi insanları ve liderleri katlettiler. 

        Ve son dönemlerde Türkiye’deki FETÖ, Mısır’da Selefi Nur gibi birtakım camia, STK, örgüt ve partilerin de kullanıldığına şahit olmaktayız. Kontrollerinden çıkmak isteyen lider ve parti yöneticilerini de ellerinde tuttukları bu güçlerle tehdit edip teslim almaya çalışmaktadırlar.

        Mısır da 2012 yılında devrilen diktatör ne Mübarek’in ardından yapılan seçimde, ilk defa halkın hür iradesiyle Muhammed Mursi Cumhurbaşkanı olarak seçildi. ABD, AB, İsrail, Suudi Amerika ve BAE içerdeki bütün piyonlarını harekete geçirerek askeri darbeyle Mursi’yi devirdiler. Darbeciler çok sert davrandılar ve çok insan katlettiler. Oruçlu halleriyle namaz üzerinde ve camilerde binlerce Müslüman katledildi. İhvan hareketinin bütün yöneticileri tutuklandı, mallarına el konuldu. Yüzlercesine idam cezası verildi. Ve 6 yıldır tek kişilik hücrede tutuklu bulunan ve her türlü insani haktan mahrum bırakılan devrik Cumhurbaşkanı Mursi, sinsi bir hileyle katledildi.

        Muhammed Mursi, emperyalistlerle işbirliği yapmadığından ülkeyi yönetmesine fırsat vermemişlerdi. Hiçbir şiddet olayına karışmamış ve şiddeti tasvip etmeyen bir gelenekten geliyordu. Ama katledilişinin ardından bazı çevrelerce emperyalistlere, işgalcilere, diktatörlere, katillere gösterilmeyen bir kinle aleyhine yazılar yazılıyordu. Oysa Mursi ile hiçbir ilişkileri olmamış ve kendisinden bir zarar görmemişlerdi. Peki bu kin ve nefret neden?

        Kimileri İslam ve Müslümanlara olan kinlerinden, kimleri emperyalist ve Siyonistlere çıkar bağlarından dolayı zehirlerini kusuyorlardı. Kimileri de ırk üzerinden kin ve nefretlerini kusuyordu. Ama Kürt halkını ve hakkını bahane göstererek Mursi’ye iftira edenler, eğer kendilerini kandırmıyorlarsa, başkaları tarafından kandırıldıklarını ve kullanıldıklarını bilmelidirler. Mursi ve geldiği İhvan hareketi asla Kürt halkına karşı olumsuz bir tavır içinde olmamıştır. İhvan hareketinin kurucusu Hasan el Benna 1945’te Irak hükümetine gönderdiği mektubunda “Kürt sorununun silah ve baskıyla değil; diyalog, haksızlığın kaldırılması ve eşitlik yoluyla çözülmesini” isteyen bir telgraf mektubu göndermiştir. Telgrafta “Kardeşleri Kürtlere yönelik herhangi bir olumsuz duygu beslemediğini ve kıyamlarının/mücadelelerinin ‘emri bil maruf ve nehyi enil münker çerçevesinde gerçekleştiği’ görüşüne yer verilir. Günümüzde de İhvanın rehberlik Konseyi Başkanı Muhammed Mehdi Akif’in Kürtlerin Müslüman kardeşler olduğu, Hak ve Hukukları hususunda Türkiye Başbakanını uyardığı bilinmektedir. Eğer 1960 yılında Mustafa Barzani ile görüşen ihvan yöneticilerinin, o günün şartlarında ‘Bağımsız bir Kürdistan’ kurulmasını uygun görmemeleri bahane gösterilecekse, bugün de Kürt halkı adına siyaset yaptıklarını söyleyen birçok parti, lider ve örgüt bağımsız bir Kürdistan istemediklerini söylemektedirler. Bu siyasi ortama ve şartlara bağlı bir görüştür. Ama asla Kürtlerin hak ve hukuklarının çiğnenmesine rıza göstermemişlerdir. Bu yalanları uyduranlar asla Kürtlerin ve Kürdistan’ın dostu değil, bilakis büyük çoğunluğu Müslüman olan Kürtleri İslam ve Müslümanlardan ayırarak emperyalist ve Siyonistlere maşa olarak kullandırmak isteyen art niyetlilerdir.

        Müslüman kardeşler veya İslam hiçbir zaman iktidar olmadı ki, emperyalistlerin başımıza bela ettikleri ithal sistem ve yerli işbirlikçilerinin yaptıkları zulüm ve haksızlıklardan sorumlu olsunlar. Bilakis Türkiye, İran, Arabistan, Irak, Suriye, Mısır, Cezayir, Fas, Tunus… Bütün bu ülkelerden en çok İslami şuura sahip Müslümanlar mağdur edildiler.

        İslam ve Müslümanları, Kürtlerin veya başka halkların mağduriyetinden sorumlu tutanlar yalan söylüyorlar. Eğer sözlerinden samimi iseler:

        - Neden Osmanlıyı onlarca parçalara ayırırken, Kürdistan’ı da 5 parçaya bölen İngiltere ve Fransa’ya hayranlık duymaktadırlar?

        - Neden ‘Kürdistana Sor’ devletini ortadan kaldıran Stalin’e ilah derecesinde tapıyorlar?

        - Neden tek parti döneminde bütün zulümlerin mimarı olan; Kürt halkını yok sayan, katleden, sürgünlere gönderen, asimilasyona tabi tutan CHP’ye destek olmaktadırlar? Neden şeyh Said kıyamında 600 köyü yakan; Dersim, Ağrı ve Zilan’da Kürt halkını katleden partiye gönüllü fedailik yapmaktadırlar?

        - Belki herkesten daha çok Kürt halkına zarar veren, Kürt halkının birliği ve özgürlüğü önünde en büyük engel olan şiddet ve partizanlığa neden karşı çıkmıyor ve destek oluyorlar?

        - Eğer Kürt halkının iyiliği isteniyorsa; neden 80 millet vekiliyle iktidar ortaklığı ve sorunların çözümü için elegeçen şansın bir inat uğruna heba edilmesine ve on bin kadar gencin bile bile kurşunlara hedef edilerek kazdıkları çukurlarda can vermelerine karşı çıkılmadı ve bunların müsebbiplerine karşı itirazlar yapılmadı, yapılmıyor?

        - Neden Kürt halkını ayrıştıran ve çatıştıran ayırımcı politikalara; Kürt Köylerini basıp masum insanları iftiralarla karalayarak infaz edenlere karşı çıkılmıyor da, destek olunuyor? Neden kendilerine teslim olmayan Kürtlerin hain, ajan, işbirlikçi gibi iftiralarla katledilmelerine, halkın geçtiği yollara mayınlar döşenmesine karşı çıkılmıyor da, destek olunuyor? Neden Kürt halkının demode olmuş ideolojilere kurban edilmesine karşı çıkmıyor, bilakis destek oluyorlar? Neden Kürt halkının hak ve özgürlüğünü bir örgüte kurban ediyorlar? Neden Kürtleri tek tipçiliğe; tek parti, tek lider, tek ideolojiye mahkûm ediyorlar. Neden farklı düşünen Kürtlere ve özellikle Kürtlerin kutsalı olan İslam dinine düşmanlık yapılarak, birliktelikleri engelleniyor?    

        - Yeterli olmamakla birlikte, iktidar olduktan sonra Kürt halkına birazcık nefes aldırtan ve doğru bir iletişimle belki birçok sorunun hal edilebileceği Erdoğan’a, hiçbir diktatör ve zalime gösterilmeyen tepki gösteriliyor. Diyalogla sorunları çözmeye teşvik yerine neden kışkırtıcı suçlamalarla kavgaya teşvik ediliyor?

        Kürt halkının ve hiçbir ayırım yapmadan bütün insanların hakkını savunan, adalet ve toplumsal barış için gayret eden herkes takdir edilir. Ama Kürtleri İslam ve Müslümanlardan ayırmaya ve bunlara karşı kışkırtmaya çalışanlar asla Kürtlerin dostu ve doğru insanlar değiller. Kürtleri kardeş ve komşularına karşı kışkırtarak, ABD ve İsrail’i dost olarak göstermeye çalışanlar bunlardan beslenen İslam ve Müslüman düşmanlarıdır.

        İktidar olmayan İslam ve Müslümanlar asla ABD, İsrail ve yerli işbirlikçilerinin yaptıkları zulüm ve haksızlıkların sorumlusu değiller. Tıpkı Suudi Amerika ve Mısır örneğinde olduğu gibi; zulüm ve katliamların sebebi emperyalistler, İsrail ve yerli işbirlikçileridir. Müslümanlar ise mağdur ve mazlum.

        Bir Müslüman ve insan olarak Muhammed Mursi’ye tarafız ve ona Rahmet okuyoruz.

        Müslümanlık, Devrimcilik, halkçılık, Demokratlık, İnsan haklarına saygı, antiemperyalist, mazlum… İddialarında samimi olanlar,  zalimlere ve darbecilere karşı mağdur Mursi’ye taraf olmalıdırlar. 

        Normal şartlarda mazlum bir insanın, başka mazlumlara karşı zalimlerin gönüllü şakşakçısı olması düşünülemez. Mazlum bir Kürt olarak, mazlum Mursi’nin taraftarıyız.

        Irk üzerinden meseleyi değerlendirenler; Selahattin Eyyubi, Şeyh Said, Said Nursi, Mele Mustafa Barzani ile din kardeşi ve yoldaşı olan mazlum Mursi’ye taraftar olmalıdırlar.   

        İnsanlık ve dürüstlük, emperyalistlere ve darbeci diktatörlere karşı mazlumlardan yana olmamızı gerektiriyor. Peki SİZ KİMDEN YANASINIZ?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
İhsan Pınar Arşivi