Yusuf’un Sesi Neden Duyulmuyor?
Yüzü kadar kalbi güzel; ahlakı güzel, şefkat ve sevginin yüzünde nur gibi parladığı küçücük bir çocuktur Yusuf. Analığı sever, babası sever, bütün köylüler sever Yusuf’u. Ama ihtiraslarının kölesi olmuş birileri sevmez ve diş gıcırdatmaktadırlar Yusuf için.
Şımartıldığını ve babalarının üzerine titrediği Yusuf’un aradan çıkarılmasıyla, babalarının sevgi ve yerinin kendilerine kalacağını düşünen ağabeyleri şeytana uyarak Yusuf’u ortadan kaldırmaya çalışırlar.
Ve şeytana uyarak kardeşleri küçücük Yusuf’u kör bir kuyuya atarlar. Korkan Yusuf yardım ister ama çığlıklarına karşılık veren olmaz. Çünkü onu duyanlar onu kuyuya atan kardeşleridir sadece.
Ölüm haberine inanmayan baba Yakup, Yusuf’un bulunmasını, onu kuyuya atan kardeşlerinden ister ve bekler. Ama nafile…
Yusuf köle olarak Mısır sarayına satılır. Saray çevresinin kirli emellerine uymayan Yusuf, zindana atılır ve orada unutulur.
Zamanımızın Yusufilerinin durumu da pek farklı değil. Kapitalist ve materyalist sistemlerin kölesi olmayan Yusufiler, şeytani güçlerin hedefi olarak daima suçlandılar. Kardeş maskesi takmış birileri, şımarmış ve yoldan çıkmış olarak gösterilen ama aslında iktidar hesapları yapan büyük şeytan ve küçük oğlu siyonun talimatlarına uyarak Yusufileri bin bir hile ve komplolarla cezaevlerine doldurdular.
Devir değişiyor, talimatlar değişiyor; darbe yapmak, hükümeti devirmek, casusluk yapmakla suçlanan ve ağır müebbet alan hükümlüler salıveriliyor. Ama Camilerde Kur’an dersi vermek veya kurgulanmış komplolarla tutuklanmış 25-26 yıldır haksız olarak tutuklu bulunan Yusufileri kimse duymuyor, görmüyor. İshal olmuş Amerika papazı ev hapsine alınırken; Fetöcüler tarafından uydurulmuş delillerle tutuklanmış Yusufiler, gördükleri işkencelerden ve cezaevinin kötü koşullarından ölümcül hastalıklara yakalananlardan onlarcası cezaevlerinde ölmüş ve onlarcası da ağır hastalıklarıyla ölümü bekledikleri halde seslerini duyan yok…
Peki neden? Adaleti kimlerden bekliyoruz. Gayri İslami sistemler ‘güce’ dayanır. Nitekim ‘hayat mücadeledir’ itirafıyla bunu teyit ederler. Eğer bir şeyler istiyorsanız, bunun için örgütlenip mücadele etmeniz gerekir.
Eğer Yusuf’u kuyuya atan kardeş maskeli düşmanlarından Yusuf’u bulup getirmelerini isterseniz, gözleriniz yollarda, Yusuf’un hasretiyle ağlar ve Yakup gibi gözlerinizi de kaybedersiniz. Eğer Yusuf’u zindana atanlardan, onu adil bir şekilde yargılamalarını beklerseniz, daha çok beklersiniz.
Ama eğer gerçekten Yusuf’u bulmak ve kurtarmak istiyorsanız; aile içindeki sitemlerle, akraba ve civar köylerden sormakla yetinmemelisiniz. Bünyamin olup yollara düşmelisiniz. Kenan diyarında beklemekle Yusuf’u bulamazsınız. Mısır’a kadar aramalısınız; bunun için emek vermeli ve mücadele etmelisiniz.
Bakın İbrahim Gürceğiz ile ilgili ortaya çıkan gerçekler üzerinden bazı neticeler alınabilir ve alınmalıdır. İbrahim Gürceğiz’in müebbet almasına sebep olan Batman Emniyet Müdürüne suikast talimatını gösteren belgenin, FETÖ’cü polisler tarafından yazıldığı polisin kriminal raporlarıyla tescillendi. Aynı belge FETÖ’cü polisler tarafından Ak Parti Hükümetini HÜDA PAR çevresine saldırtmak için kullanılmak istenince bu gerçek ortaya çıktı. Şimdi hükümet ve görevi Adalet sağlamak olan bir yargının bu delillerle haksız yere tutuklanan İbrahim Gürceğiz, Mehmet Emin Sabaz ve aynı komployla haksız yere tutuklanan tutukluları salıvermesi gerekir.
Eğer Devlet, Hükümet ve Yargı bu görevlerini yapmazlarsa; Yusufilerin aileleri ve kardeşleri Meclisin, Sarayın, Bakanların, parti merkezlerini ve hatta yetkililerin evlerini mesken edip onları da rahatsız etmeleri gerekir. Suç delilleri gösterilen yazının FETÖ’cü sahibi kriminal incelemeyle tespit edildikten sonra bu insanları bir tek dakika cezaevinde tutmanın vebali, sebep olan ve bu halin devamına göz yumanların bütün sülalelerine ağır gelir.
HAYDİ ADALET SAVUNUCULARI VE YUSUFİLERİN AİLELERİ, ÖNCE KENDİ HUKUK DANIŞMANLARINIZDAN BAŞLAYARAK BÜTÜN ETKİLİ VE YETKİLİLERİ RAHATSIZ ETMEYE…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.