‘Yusufilere Adalet’ Veya ‘Durdurun Artık Bu Zulümleri…’
Sinema filmi de yapılan Yusuf Peygamberin meselesini çoğumuz biliriz. Doğruluğu ve samimiyetiyle çok sevilen Hz. Yusuf’u kıskanan kardeşleri onu kör bir kuyuya atarlar. Onu kuyudan çıkaran ticaret kervanı, küçük Yusuf’u Mısır ülkesinin Azizi –Baş vezire satar.
Saray içinde büyüyen, aklı, doğruluğu ve güzelliğiyle dikkatleri üzerine çeken genç Yusuf, en çok da yaşadığı saray ve sosyete hanımların ilgisini çeker. Evin hanımının kendisinden murat almak istediği dedikodusu yayılır. Önceleri bunu kınayan sosyete hanımları, içindeki güzelliği yüzüne vurmuş genç Yusuf’u görünce Züleyha’ya hak verirler ve birçoğu da Yusuf’un peşine takılır. Her ne kadar Hz. Yusuf’a itibar ediliyor ve onun bu acziyet içindeki kadınlara yüz vermediği biliniyorsa da; kadınların hırsından ve yayılan dedikodulardan rahatsızlık duyan bürokratlar, Hz Yusuf’ u gözlerden uzaklaştırmak için zindana atmayı uygun gördüler.
Putlara tapan Amon tapınağı rahipleri Mısır kralını zehirlemek isterler ancak başaramazlar. Kralın tutuklanan şarapçısı ve aşçısı, Hz. Yusuf’un bulunduğu zindana atılırlar. Hz. Yusuf’u yakından tanıyan, onun ilmine ve doğruluğuna şahit olan Kralın şarapçısı serbest bırakılır. Ölen kralın yerine geçen genç Kralın gördüğü rüyanın yorumu için kral, Hz. Yusuf’un salıverilmesi ve saraya gelmesini ister. Ama Hz. Yusuf hapishaneden çıkması için, kendisine yapılan iftiraların ve hakikatin ortaya çıkması için adil bir soruşturmanın yapılmasını ister. Yapılan tahkikat neticesinde Hz. Yusuf’un masum olduğu anlaşılır ve cezaevinden çıkarak, Mısır’a sultan olur.
Bugün İslam ümmetinin içinde bulunduğu durumla ne kadar da benzeşiyor değil mi? Müslümanların yaşadığı ülkelerin cezaevleri, Hz. Yusuf Peygamberi örnek alan müminlerle doludur.
Son günlerde bazı bacılarımız “Zindandaki Yusufilere Özgürlük” şiarıyla bir yürüyüş başlattılar. Yıllardır babalarına, eşlerine, kardeş ve çocuklarına duydukları hasreti dile getiren bu bacıları dinlediğinizde, yaşadıkları acıları yüreğinizde duyup bir iki damla gözyaşıyla karşılık vermemeniz mümkün değil.
Bu çocukların babalarıyla ilgili bir anıları yok. Daha 5- 10 günlük evli iken tutuklananlar var. Babalarını sivil yaşamlarında görmeyenler var. Gencecik hanım, “22 yıl önce babam tutuklandığında ben 4 aylık bir bebektim. Ama şimdi çocuklarımla babamı görmeye gidiyorum ve babam hala tutsak.” Anneler, bu zor hayat şartlarında çocuklarına hem annelik, hem babalık yapmaya çalıştılar. Ama çocukların içindeki baba hasretini hiçbir şey telafi edemezdi…
Gönülleri incinmiş, gözleri yaşlı bu bacılarımız ısrarla “Af değil, Adil yargılama istiyoruz” diye feryat ediyorlar. 15 Temmuz hain darbesiyle gerçek yüzleri ortaya çıkan bu ihanet şebekesinin mağduru olduklarını haykırıyorlar. Kendilerine kumpas kuran ve cezalandıranların bugün ihanetlerinin ortaya çıktığını ve FETÖ’den tutuklandıklarını dile getiriyorlar.
Devlet ve askeriye içinde derin devletin varlığını ve etkisini herkes kabul ettiği halde; Balyoz ve Ergenekon davalarından yargılananların hepsi salıverildi ve yüksek meblağlı tazminatlarla ve bazıları milletvekilliğiyle ödüllendirildi.
Eş ve çocuklarından çoğunun camilerde Kur’an dersi verdiği için tutuklandığını dile getiren bu bacılarımız, Adalet ve eşitlik gereği Ergenekon ve Balyoz davası tutuklularına tanınan yeniden yargılama hakkının kendilerine de tanınmasını istiyorlar.
İnanın, 15 Temmuz darbesine karşı belki de ilk önce tepki gösteren ve meydanlara koşanlar bu bacılarımızdı. Çünkü onlar bu örgütün kalleşliğine çok daha önceleri şahit olmuş ve mağdur edilmişlerdi. FETÖ, bütün İslami oluşumları düşman bellemiş ve onları ortadan kaldırmaya söz vermiş gibi saldırıyordu. Ve 90’lı yıllardan beri bölgemizdeki bu İslami yapılanmayı, elinde bulundurduğu emniyet ve yargı gücüyle imha etmeye çalışıyordu. İşkencelerde can aldı, birçok insanı sakat bıraktı. Birçok cemaat mensubunu yargılamadan infaz etti. Şu anda hala 200’den fazla ağır müebbet hükümlüsü var. Bunların dosyalarına baktığınızda, çoğunun türetilmiş zoraki yorum ve kumpaslarla tutuklandığı görülür. Elazığ, Adıyaman, Adana, İhya Der ve Mustazaf Der… Davalarının dosyalarında kanunen suç olmayan birçok demokratik hakkın suç kapsamında değerlendirildiğini göreceksiniz. Camide Kur’an dersi vermek; Filistin halkı yararına kermes düzenlemek; İsrail vahşetini lanetleyen basın açıklaması yapmak… Gibi, kanunen demokratik bir hak olan ama ağababaları İsrail ve Amerika’ya dokunan eylem ve söylemleri “ÖRGÜT” bağlamında değerlendirerek cezalandırdılar. Kin ve öfkeleri o kadar büyüktü ki, tutuklamakla yetinmediler. Bu mahkûmları en uzak diyarlara sürgün ettirerek hem mahkûmları, hem de ailelerini cezalandırmaya devam ettiler…
Kendi polisleri, kendi savcıları ve kendi yargıçlarıyla istediklerini istedikleri şekilde cezalandırdılar. Türkiye’nin Genelkurmay Başkanı ve Cumhurbaşkanına kumpaslar yapan örgüt, bu mazlumlara neler yapmadı ki?
Adil bir yargılama ve ADALET umuduyla yola çıkan bu bacılarımızın çektikleri acılara ve feryatlarına kulak verilmelidir. Bu mazlum ve mağdurların ahı ve gözyaşlarının, gücünün zirvesine ulaşmış ve devletin bütün kurumlarını ele geçirmiş ihanet şebekesini yıktığı ve rezil ettiği bilinmelidir.
Müslümanlar kendi ülkelerinde şamar oğlanı gibi hep ezildiler, cezalandırıldılar. Kemalistler vurdu, laikçiler vurdu; 28 Şubatçılar vurdu; Masonlar vurdu; Halk adına yola çıktıklarını iddia eden solcular vurdu; Umut bağlanan Süleymanlar vurdu; Komünist bir Türkiye-Kürdistan kurmak isteyenler acımazsızca vurdu; cemaat maskesi takmış gladyocular acımazsızca vurdu. Batı- batıl devşirmeleri ve hayranı herkes vurdu…
Bari sen vurma Müslüman kardeşim! Durdurun artık bu zulümleri. Sizin iktidarınızda devam eden bu zulüm ve acılara seyirci ve dolayısıyla ortak olmayın. “Adalet mülkün temelidir.” Adaleti sağlamaya çalışın ki, temeliniz sağlam olsun. Ve biz bazıları gibi sadece kendimize değil; Kemalist, Solcu, Ergenekoncu, Liberal, Sosyalist, gayri Müslim, PKK’li ve hatta bu acımazsız ihanet şebekesi için bile ADALET ve Adil bir yargılama istiyoruz.
ADALET, HEMEN ve HERKES İÇİN…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.