Hayat İle Nefes'in Aşk'ı
Bir varmış bir yok muş!!! Bir zamanlar, dünya denilen bir yerde, bir hayat ile bir de nefes varmış.
Bu ikisi birbirlerini çok sevmişler. Lakin bir birinin kıymetini anlamadan sarf etmişler. Kimlerin oyununa gelmemişler ki...
Hayatın, stres diye adlandırılan, nazlı gelini!!! Güveysiz odalarda yalnız bırakır, biçare bedenlerin ruhlarını!!!
Yüreğin sesini duymayan, yorgun beyin. Yavaş yavaş tükenen bedenin tüm haykırışlarına da kulak tıkamaktadır.
Yorgunluk, işten güçten olmayınca... Beden iki kat tükenmektedir. İnsanın beyninde bin bir türlü kelimeler birleşip te ,düşünceler oluşturunca...
İşte o zaman yorgunluk kendini sahneye çıkararak başrol oynamaktadır. Ve beklenen son ya da sona doğru hızla koşuş!!! Hayat...İnsanın anne karnında ilk kalp atışlarıyla başlanan... Ve nerede ne zaman biteceği bilinmeden, hoyratça yaşanan...
Kah mutluluk sarhoşluğuna eşlik eden...Kah acının en ağırlarını yaşatan...Kah özlemlere rüzgarları yollayan... Bazen de, açılan kolların sımsıkı bedenlere sarılmasına göz kırpan... Anlatılmadan sadece yaşanan...
Bir nefes'sin sen..."Hayat" Bazen yanağına gözyaşlarıyla değen İlk nefessin... Bazen ta uzaklardan gelen bir haberin sesine hayat verensin, sen!
Yaşanan ilk busenin dudaklara bırakılması da sensin... Baş uçunda, sana dua edenlerine son elvedasısın, sen!
Toprağın başında sesini duymayacağını bilse de, yılmadan sesini tüketen de sensin... "Ey Hayat" Hiç konuşmadan, saatlere meydan okutarak, şiirler yazdıran gözlerde yaşayanda sensin...
Aynalara baktırıp, iç çektiren, saçlara her düşen akların beyazı da ... Sensin!!!
Her çizginin anlam taşıdığı yüzlerin derinliğinde de, sen varsın!!!
Titreyen ellerin, üstündeki damarların içindeki, kan da sensin... Her şeyin olmasına komut veren, bir nefesin, yaşam koçusun sen...
Sen misin? Nefese yol gösteren... Yoksa nefes mi ? Seni alt eden...?
"Tavuk mu yumurtadan çıkar? Yumurta mı tavuktan?"
Hep düşünür insanlar. Lakin cevabı bulunmuş mudur bilinmez. Hayat ile nefes te ... Hangisi, hangisine can verendir!!!
Hayat nefes almadan yol alamaz ise… Nefes, hayat olmadan var olamaz!!! Bitmeye mahkum olmuş iki suçlu gibiler. Yorulan ve tüketilen hayat ve nefes!!! Babaanneleri ölmüş ve tüm aile toplanmıştı. Amcaları, ailesine, kısa vaizi kulaklara küpe misalidir. Amca "Burada yatan ailemizin en büyüğü annemiz... 90 küsur senelik bir hayatın tam gerçeğidir. Şimdi oturup hayatını anlatsak!!! Bir akşam namazı vaktini anca doldurabiliriz. (Akşam ile Yatsı Namazı arası; 1saat 25 dk) demek hayat bu kadar kısa yaşanmış. Nefes nasıl sarf edilmiş...?
Bunun muhasebesini yapmak için bir kereliğine beyinlerimizi gerçekler için yoralım. Hayat; ilk nefesin acısıyla başlarken, son nefesin acısını bırakıp gitmektir." Muhasebesi eksik tutulan bir bakkal defteri misali hayatlarımız... Yüreğin hesabını yapabilen bir beynimiz var ise...
Huzur ile yaşanmış... elbette acılar ve sıkıntılar ile... ama var olan hesabın "karlı ve kazançlı" olarak not edilmiş demektir.
Yaradanın sesi Kur’an’ı dinleyelim; "ne de karlı bir ticaret..." -Saff:10-
Yorgun bedenim!!!
Islak saçlarıma aklar düşmüş ellerim ne kadar da yumuşak...!
Yüzüm tren istasyonu garı gibi...
Yol yol... Hüzünlere gözyaşı akıtan...
Giden yılların ardına el sallayan, Uzakları göremeden, havada kalan Bir kollarımın, bedenime ağırlığını hissediyorum. Ve... Sırt üstü yatırılmış bedenimin yanlarına uzatılan…yorgunluğum!!!
Dudaklarımdan çıkmayan en değerlim Hoyratça harcadığım...nefesim değmeyecek kelimeler ile cümleler kurup ta, yorduğum beynim...Ve...sana aşkı yaşatamadığım hayatım... Gitmek mi kolay Kalmak mı zor!!! Bilemedim... Ruhum ve bedenim Hayatıma ömür veren nefesim... Hoşça kalın... diyeceğiz bir gün ... Hayat ve Nefes gibi, aşkı yaşamadan. Nefeslerimizi, hayatlarımızı bizlere bahş eyleyene ... Aşk ile sunalım!! Değerli Okurlarım Sevgilerimle…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.